Günaydın Gezginler Kültür Tarih Gurme Doğa Fotoğraf Gezi

Anıtkabir ve Atatürk

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Ata’mızı saygıyla anıyoruz…

Anıtkabir nerede, Anıtkabir’in anlamı nedir? Anıtkabir’i ziyaret ederken bilmeniz gerekenler ve Anıtkabir ne zaman ziyaret edilir? Bunları anlatmaya, doğru sanılan hurafeleri ve yanlış bilgilerin doğrusunu yazmaya çalışalım. Hemen söyleyeyim: Anıtkabir’in mimari hiçbir öğesinde altın kullanılmadı; Anıtkabir’i ve müzeleri ücretsiz geziyorsunuz; Atatürk mermer lahit içinde değil, mermerden 20 metre aşağıdaki mezar odasındaki kabrinde yatıyor. Aşağıda detaylarını zaten okuyacaksınız.

Anıtkabir, Atatürk için yapılan anıt mezar olmakla birlikte, Türk ulusunun bugünlere nasıl geldiğinin belgelerinin bir kısmını barındıran bir hatırlatma anıtıdır. 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılan Atatürk defnedilmek istediği yer konusunda bir vasiyette bulunmadı. Yalnızca, 1923 yılında bir sohbet sırasında Çankaya’ya gömülmek istediğini dile getirmiş. Bu konuda da ısrarcı değilmiş ve sadece “Ulusum beni nereye gömmek isterse oraya gömsün” demiş.

Anıtkabir gece panorama

Anıtkabir gece panorama

Ölümünden sonra Atatürk’e yakışır bir anıt mezar yapılması düşünüldü. Önce Anıtkabir inşaatının yapılacağı yerin bulunması için özel bir komisyon kuruldu. Komisyon 6 Aralık 1938’de yaptığı ilk toplantıda Anıtkabir konusunda yerli ve yabancı bilim adamlarının düşüncelerini almak istedi. O tarihlerde Türkiye’de çalışmalarını sürdüren ve Ankara imar planını hazırlamış olan şehircilik uzmanı Prof. Jahsen’in, bugün kullanmakta olduğumuz TBMM binası mimarı Prof. Holzmeister’in ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi binası mimarı Prof. Taut’un görüşlerinin de alınması kararlaştırıldı. Bu bilim adamlarının katılımıyla komisyon ikinci toplantısını 16 Aralık 1938’de yaptı. Anıtkabir için: Çankaya, Ankara Etnoğrafya Müzesi, TBMM’nin arkasındaki tepe (Kabatepe) bugün Hoşdere Caddesi’nin olduğu yer, Ankara Kalesi, Bakanlıklar (Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan arsa), Eski Ziraat Mektebi, Gençlik Parkı, Altındağ’da Hıdırlık Tepe, Gazi Orman Çiftliği komisyona önerilen yerler oldu. Önerilen yerlerin tarihi veya yeşil alanlar olması, kent merkezinde veya merkeze çok uzak olması gibi nedenlerle uygun bulunmadı.

17 Ocak 1939 tarihli son komisyon toplantısında, Trabzon Milletvekili Mithat Aydın Anıtkabir’e yakışır yer olarak gördüğü Rasat Tepe’nin (Rasattepe) özelliklerini anlattı. Tepe kentin ortasında ve buraya yapılacak Anıtkabir’in uzaklardan görünmesini sağlayacak yükseklikteydi. Komisyon üyelerinden Balıkesir Milletvekili Süreyya Özgeevren ise Rasat Tepe’nin Anıtkabir için çok elverişli özelliklerini anlatarak sözlerini şöyle bitirdi: “Rasat Tepe bugünkü ve yarınki Ankara’nın genel görünüşüne göre, bir ucu Dikmen’de, öteki ucu Etlik’te olan bir hilalin tam ortasında, bir yıldız gibidir. Anıtkabir’in burada yapılması kabul edilirse, Türkiye’nin başkenti olan Ankara kenti, kollarını açmış Atatürk’ü kucaklamış olacaktır. Atatürk’ü böylece bayrağımızdaki yarım ayın (hilalin) yıldızının ortasına yatırmış olacağız.”

Anıtkabir aslanlı yol ve çiçekler

Anıtkabir aslanlı yol ve çiçekler

Komisyonda söz alan İçel Milletvekili Emin İnankur da Atatürk’le yaptıkları bir kent gezisinde Rasat Tepe’ye gittiklerini, Atatürk’ün buradan kenti seyredip “Bu tepe ne güzel bir anıt yeri” dediğini anlattı. Bu açıklamalardan sonra Anıtkabir’in Rasat Tepe’ye yapılması büyük çoğunlukla kabul edildi. Alan istimlak bedelleri ödenerek kamulaştırıldı. Anıtkabir yapıldıktan sonra bu semt “Anıt Tepe” adını aldı. Türkçe yazım ve söz kurallarından dolayı bu kelimeyi Anıttepe adıyla kullanıyoruz.

Rasat Tepe 907 rakımlı olup, Cumhuriyetin ilk yıllarında meteoroloji istasyonunun bulunduğu yerdir. Aynı zamanda Frig döneminden kalma bir tümülüstür. Anıtkabir’in yapımı öncesinde Rasat Tepe’de yapılan kazı çalışması sonucunda çıkarılan eserler bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.

Anıtkabir Serbest Proje Yarışması şartnamesi uluslararası mimarlar tüzüğüne uygun olarak Türkçe ve Fransızca olarak hazırlandı ve hükümet tarafından 1 Mart 1941 tarihinde yarışma açıldı. Yarışmanın açıldığı yıl, İkinci Dünya Savaşı’nın en kanlı, en çetin zamanıydı. Avrupa’nın, Asya’nın ve Afrika’nın bir bölümü savaşın içindeydi. Dünya alev alev yanıyordu. Yarışma süresi 8 aydı. Bu kısa sürede Anıtkabir projesinin yetiştirilemeyeceği anlaşıldığından Bakanlar Kurulu tarafından süre 4 ay daha uzatıldı. Yarışma için hükümetçe, uluslararası tanınmış yerli ve yabancı sanatçılar ve Bayındırlık Bakanlığınca belirlenen yüksek mimarlardan oluşan tarafsız bir jüri oluşturuldu. Yarışma umulandan daha fazla ilgi gördü. Yarışmaya Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsveç, Fransa ve Çekoslovakya’dan, 22 yabancı, 25 yerli olmak üzere toplam 47 proje katıldı.

Anıtkabir aslan heykelleri

Anıtkabir aslan heykelleri

Projelerden 3 tanesi ödüle;
Prof. Johannes Kruger (Almanya)
Prof. Emin Halid Onat ve Doç. Ahmet Orhan Arda (Türkiye)
Prof. Arnaldo Foschini’nin (İtalya) projeleri ödüle değer bulunmuştur.

Projelerden 5 tanesi ise övgüye;
Mimar Ronald Rohn (İsviçre)
Mimar Giovanni Muzio (İtalya)
Mimarlar Giuseppe Vaccaro, Gino Franzi (İtalya)
Mimarlar Hamit Kemali Söylemezoğlu, Kemal Ahmet Aru, Recai Akçay (Türkiye)
Mimarlar Feridun Akozan, M. Ali Handan’ın (Türkiye) projeleri övgüye değer bulunmuştur.

Jüri, “Ödül verilmeye değer” bulduğu üç yapıttan hiç birini ötekine üstün görmedi. Bu üç yapıttan birini seçme yetkisi Anıtkabir Proje Yarışması şartları gereğince hükümete verilmişti. Hükümet bu konuda yetkili birçok kişinin de düşüncelerini dikkate alarak 7 Mayıs 1942 tarihinde “Yarışmayı kazanan üç proje birçok yönden aynı değerdedir. Fakat bu projelerden Türk mimarlarının yaptığı yapıt, anıta esas teşkil eden milli konuyu daha başarılı ifade etmiştir. Jüri raporunda belirttiği gibi, bu projenin araziye uygunluğu diğerlerinden daha üstündür” gerekçesi ile Türk mimarlarının tasarımının uygulanmasına karar verdi. Bu eserlerden Prof. Dr. Emin Halid Onat ve Doç. Dr. Ahmet Orhan Arda’nın eserleri seçilmiştir. Ancak, seçilen eserin Atatürk’e yakışacak bir yapı olmayacağı düşünülerek, Onat ve Arda’nın da bulunduğu bir uzman heyetin projesiyle Anıtkabir’in yapılmasına karar verilmiştir.

Anıtkabir projesinin belirlenmesinden sonra inşaatın başlayabilmesi için ilk aşamada kamulaştırılma çalışmalarına başlandı. Anıtkabir’in inşaatı ise 9 Ekim 1944’de temel atma töreni ile başladı. Anıtkabir’in inşası 9 yıllık bir süre içinde 4 aşamalı olarak yapılmıştır. Bu çalışmaların fotoğraflarını Anıtkabir’de Aslanlı Yol’un başındaki Hürriyet Kulesi içerisinde görebilirsiniz.

Birinci Kısım İnşaat: 1944-1945
Toprak seviyesi ve aslanlı yolun istinat duvarının yapılmasını kapsayan birinci kısım inşaata 9 Ekim 1944’te başlamış ve 1945’te tamamlanmıştır.

Anıtkabir gündüz ziyareti

Anıtkabir gündüz ziyareti

İkinci Kısım İnşaat: 1945-1950
Mozole ve tören meydanını çevreleyen yardımcı binaların yapılmasını kapsayan ikinci kısım inşaat 29 Eylül 1945’te başlamış, 8 Ağustos 1950’de tamamlanmıştır. Bu aşamada inşaatın kagir ve betonarme yapı sistemine göre, temel basıncının azaltılması göz önünde tutularak, anıt kütlesinin “temel projesinin” hazırlanması kararlaştırılmıştır. 1947 yılı sonuna kadar mozolenin temel kazısı ve izolasyonu tamamlanmış ve her türlü çöküntüleri engelleyecek olan 11 metre yüksekliğinde betonarme temel sisteminin demir montajı bitirilme aşamasına gelmiştir. Giriş kuleleri ile yol düzeninin önemli bir kısmı, fidanlık tesisi, ağaçlandırma çalışmaları ve arazinin sulama sisteminin büyük bir bölümü tamamlanmıştır.

Üçüncü Kısım İnşaat: 1950
Anıtkabir üçüncü kısım inşaatı, anıta çıkan yollar, aslanlı yol, tören meydanı ve mozole üst döşemesinin taş kaplaması, merdiven basamaklarının yapılması, lahit taşının yerine konması ve tesisat işlerinin yapılmasını kapsıyordu.

Dördüncü Kısım İnşaat: 1950-1953
Anıtkabir’in 4. kısım inşaatı ise şeref holü döşemesi, tonozlar alt döşemeleri ve şeref holü çevresi taş profilleri ile saçak süslemelerinin yapılmasını kapsıyordu. Dördüncü kısım inşaat 20 Kasım 1950’de başlamış ve 1 Eylül 1953’te bitirilmiştir.

Anıtkabir gece 24 nisan 2015

Anıtkabir gece 24 nisan 2015

“Anıtkabir Projesi”nde mozolenin kolonları üstünde yükselen tonoz bir bölüm, iki katlı yapılması vardı. 4 Aralık 1951 tarihinde hükümet, şeref holünün 28 metre olarak planlanan yüksekliğinin azaltılması ile yapının daha çabuk bitirilmesinin mümkün olup olmadığını mimarlara sordu. Mimarlar yaptıkları çalışmalar sonunda şeref holünü taş bir tonoz yerine, bir betonarme tavan ile örtmenin mümkün olduğunu bildirdiler. Böylece tonoz yapının zemine vereceği ağırlık ve bunun doğuracağı teknik sorunlar da ortadan kalkıyordu.

Anıtkabir yapımında beton üzerine dış kaplama malzemesi olarak kolay işlenebilen gözenekli, çeşitli renklerde traverten, mozole içi kaplamalarında ise mermer kullanılmıştır. Heykel grupları, aslan heykelleri ve mozole kolonlarında kullanılan beyaz travertenler Kayseri Pınarbaşı İlçesi’nden, kulenin iç duvarlarında kullanılan beyaz travertenler ise Polatlı ve Malıköy’den getirilmiştir. Kayseri Boğazköprü mevkiinden getirilen siyah ve kırmızı travertenler tören meydanı ve kulelerin zemin döşemelerinde, Çankırı Eskipazar’dan getirilen sarı travertenler zafer kabartmaları, şeref holü dış, duvarları ve tören meydanını çevreleyen kolonların yapımında kullanılmıştır.

Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arası, “2. Ulusal Mimarlık Dönemi” olarak adlandırılır. Bu dönemde daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemenin kullanıldığı binalar yapılmıştır. Anıtkabir bu dönemin özelliklerini taşımaktadır. Bu dönem özellikleri ile birlikte Anıtkabir’de Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme öğelerine sıkça rastlanır. Örneğin dış cephelerde, duvarların çatı ile birleştiği yerde kuleleri dört yandan saran Selçuklu taş işçiliğinde testere dişi olarak adlandırılan bordür bulunmaktadır. Ayrıca Anıtkabir’in bazı yerlerinde (Mehmetçik Kulesi, Müze Müdürlüğü) kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpmaktadır.

Anıtkabir tamamlandıktan sonra Rasat Tepe’nin adı Anıt Tepe (veya genel alışkanlıkla Anıttepe) olarak değişmiştir.

Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi örneklerinden biri olan Anıtkabir yaklaşık 750.000 m² lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloğu olarak iki kısma ayrılır.

1- BARIŞ PARKI
Anıtkabir; Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyişinden ilham alınarak, çeşitli yabancı ülkelerden ve Türkiye’nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlarla oluşturulan Barış Parkı içinde yükselmektedir.

2- ANIT BLOĞU
Anıtkabir Anıt Bloğu üç bölümden oluşmaktadır.
1- Aslanlı Yol
2- Tören Meydanı
3- Mozole

Anıtkabir aslanlı yolda tandoğan kapısına gidiş

Anıtkabir aslanlı yolda tandoğan kapısına gidiş

Anıtkabir aslanlı yolda Anıttepe kapısına gidiş

Anıtkabir aslanlı yolda Anıttepe kapısına gidiş

Anıtkabir Ziyareti Yürüyüş Güzergahı Tavsiyemiz
Anıtkabir’in Tandoğan ve Anıttepe yüzme havuzu kapıları bulunmaktadır. Anıtkabir ziyaretinde genelde izlenen güzergah şu şekildedir: Tandoğan Kapısı’ndan girer, Barış Parkından geçer, Hürriyet ve İstiklal Kuleleri arasından geçerek Aslanlı Yol’dan yürür, Müdafaa-i Hukuk Kulesi ve Mehmetçik Kulesi arasından tören alanına gelir. Mozole merdivenlerinin solundan (Başkomutanlık Meydan Muharebesi kabartması tarafı) saygı salonuna çıkar, mozole – lahit mermer önünden geçer, soldaki merdivenlerden (Sakarya Savaşı kabartması tarafı) tören alanına iner, Misak-ı Milli kulesinden müzeye girer, Saygı Salonu’nun altındaki (mozole altındaki) Kurtuluş Savaşı panorama müzesini gezer, Atatürk’ün mezar odasının kapısının önünden geçersiniz. Kurtuluş Savaşı’nı anlatan müzeden kütüphaneye geçer. Anıtkabir hatırası satılan bölümden (Müdafaa-i Hukuk Kulesi içinden) tören alanına çıkarız. Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, İsmet İnönü Mezarı, Barış Kulesi, İnkılap Kulesi ve Anıtkabir Bayrak Direği’ne gelir, Anıttepe Kapısı’na giden merdivenlerden iner, ihtiyaç durumunda buradaki kafeterya ve tuvaletleri kullanır ve Anıttepe Kapısı’ndan (Bahçelievlere giden yola) çıkarız.

Bu yürüyüş hattına göre Anıtkabir’i oluşturan bölümleri açıklamaya çalışalım:

Anıtkabir gece doğu cephesi, Barış Parkı tarafından

Anıtkabir gece doğu cephesi, Barış Parkı tarafından

Barış Parkı
Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyişinden ilham alınarak, Afganistan, A.B.D., Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kıbrıs, Mısır, Norveç, Portekiz, Yugoslavya, Yunanistan, diğer ülkeler ve Türkiye’nin tüm bölgelerinden getirilen fidanlarla oluşturulan Barış Parkı içinde yükselmektedir. Bugün Barış Parkı içerisinde 104 ayrı türden yaklaşık 48.500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır:
Afganistan’dan 15 Akkavak, 10 Nesteren Gül, 12 Çitlembik
ABD’den 310 Mavi Ladin, 100 Mavi Selvi, 100 Sedir
Avusturya’dan 55 Dağ Çamı
Batı Almanya’dan 25 Bataklık Meşesi, 10 Huş, 15 Ihlamur, 5 Atlas Sediri, 5 Yalancı Selvi, 8 Pinus Sabiniana, 17 Erik, 5 Yatık Ardıç, 200 Gül
Belçika’dan 10 Kotoneaster, 13 Şimşir, 12 Top Mazı, 12 Yatık Ardıç, 12 Sedir, 12 Akçaağaç, 12 Porsuk, 12 Göknar, 12 Sarıçam
Danimarka’dan 20 Kayın
Finlandiya’dan 275 Huş
Fransa’dan 10 Kızılağaç, 10 Sarıçam, 10 Sahil Çamı, 10 Fıstık Çamı, 10 Avrupa Melezi, 10 Göknar, 10 Kayın, 10 Avrupa Ladini
Çin’den bir miktar Armand Çamı ile Çin Göknarı tohumu
Hindistan’dan 289 Sahil Çamı
Irak’tan 20 Musul Fıstığı
İngiltere’den 50 Kiraz, 50 Porsuk, 100 Karaçam, 50 Meşe
İspanya’dan 1 Karaağaç, 1 Selvi, 4 Sahil Çamı, 1 Dişbudak, 2 Kestane, 3 Ardıç, 1 Ceviz, 1 Meşe
İsrail’den 30 Sahil Çamı
İtalya’dan 5 Karayemiş, 5 Mezarlık Selvisi, 8 Fıstık Çamı, 10 Mavi Selvi, 5 Karaçam, 7 Sedir
Japonya’dan 35 Kiraz
Kanada’dan 30 Akçaağaç
Kıbrıs’tan 5 Çam
Mısır’dan 8 Akkavak, 6 Katalpa, 6 Gladiçya, 6 Akasya, 6 Salkım Akasya gelmiştir.

Anıtkabir hürriyet kulesi erkek heykeller grubu

Anıtkabir Hürriyet Kulesi erkek heykeller grubu

Hürriyet (Özgürlük) Kulesi
Tandoğan Kapısı tarafından Anıtkabir’e girince Barış Parkı yanından geçerek merdivenlere gelirsiniz. Merdivenlerin üzerinde solda kalan kule Hürriyet Kulesi’dir ve burası Aslanlı Yol’un (tören yolu) başlangıcıdır. Kule içerisindeki rölyef (kabartma) genç kız görünümündeki melek özgürlük bildirgesini taşımaktadır. At ise hürriyeti simgeliyor. Aslanlı Yol’un sol başında bulunan Hürriyet Kulesi içindeki kabartmada; elinde kağıt tutan melek figürü ile meleğin yanında şaha kalkmış bir at tasvir edilmiştir. Melek figürü bağımsızlığın kutsallığını, elindeki kağıt “Hürriyet Beyannamesi”ni sembolize etmektedir. At figürü ise hürriyet ve bağımsızlık sembolüdür. Kabartma Zühtü Müridoğlu’nun eseridir. Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde Atatürk’ün hürriyet ile ilgili:

“Esas, Türk ulusunun saygın ve onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir işleme hak kazanamaz.” (1927)
“Bence, bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın sürekli olarak bulunabilmesi kesinlikle o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olabilmesiyle mümkündür.”
“Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayandığı ulusal egemenliktir.”
“Bütün tarihsel yaşantımızda özgürlük ve bağımsızlığa sembol olmuş bir ulusuz.” sözleri yer almaktadır.

Kule içinde Anıtkabir’in inşaat çalışmalarını gösteren fotoğraf sergisi ve inşaatta kullanılan taş örnekleri bulunmaktadır.

Erkekler Heykel Grubu
Hürriyet Kulesi önündeki 3 erkek heykelinden oluşur, toplumun 3 kesimini temsil eder. Okuyan Türk genci elinde kitabı ile aydın insanı, bilgiyi; başında miğferi ve kalın kaputu ile Türk askerini, gücü; biraz gerilerinde ise yerel kıyafetlerle Türk köylüsü temsil edilmiştir. Her üç heykelin yüzünde derin acı ile Türk milletinin kendine özgü ağırbaşlılığı ve yüksek irade gücü dile getirilmiştir. Heykel grubu, Hüseyin Özkan’ın eseridir.

Anıtkabir istiklal kulesi kadın heykeller grubu

Anıtkabir İstiklal Kulesi kadın heykeller grubu

İstiklal (Bağımsızlık) Kulesi
Merdivenlerin üzerinde sağda kalan kule İstiklal Kulesi’dir, hemen karşısında Hürriyet Kulesi yer alır, bu iki kulenin ve önlerindeki heykel gruplarının arasından tören alanına giden yol Aslanlı Yol olarak bilinen tören yoludur. İstiklal Kulesi içerisindeki rölyef genç erkek ile ordumuzu, kartal ile sahip olduğumuz gücü simgeliyor. Aslanlı yolun sağ başındaki İstiklal Kulesi’nin iç duvarlarında bulunan kabartmada, ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir gencin yanında bir kaya üzerine konmuş kartal figürü görülmektedir. Kartal, mitolojide ve Selçuklu sanatında gücün, istiklal ve bağımsızlığın sembolü olarak tasvir edilmiştir. Kılıç tutan genç ise istiklali savunan Türk milletini temsil etmektedir. Kabartma Zühtü Müridoğlu’nun eseridir. Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde yazı bordürü olarak Atatürk’ün istiklal ile ilgili:

“Ulusumuz en korkunç yok oluşla son buluyor gibi görünmüşken, tutsak edilmesine karşı evladını ayaklanmaya davet eden atalarının sesi, kalplerimiz içinde yükseldi ve bizi son Kurtuluş Savaşı’na çağırdı.” (1921)
“Hayat demek savaşma, çarpışma demektir. Hayatta başarı kesinlikle savaşta başarı kazanmakla mümkündür.” (1927)
“Biz hayat ve bağımsızlık isteyen ulusuz ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı hiçe sayarız.” (1921)
“İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk ulusu, Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar.” (1927)
“Bu ulus bağımsızlıktan yoksun olarak yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır, ya istiklal ya ölüm.” (1919) sözleri yer almaktadır.

Kulenin içinde ise Anıtkabir maketi ile Anıtkabir’i tanıtıcı ışıklı panolar bulunmaktadır.

Kadınlar Heykel Grubu
İstiklal Kulesi önünde ulusal giysiler giymiş 3 kadın heykelinden oluşur. Okuyan Türk kadını ile yanında çiftçi kadın birlikte yere kadar uzanan kalın bir çelengin karşılıklı uçlarını tutmaktadır. Başak demetlerinin meydana getirdiği çelenk bereketli yurdumuzu temsil etmektedir. Soldaki kadın, ileri uzattığı elindeki kapla Atatürk’e tanrıdan rahmet dilemektedir. Arkalarında duran ve tüm anneleri temsil eden (ortadaki kadın) eliyle yüzünü kapamış ağlamaktadır. Bu üçlü grup, Türk kadınlarının Atatürk’ün ölümünün derin acısı içinde taşırken bile gururlu, ağırbaşlı ve azimli oluşunu dile getirmektedir. Heykel grubu Hüseyin Özkan’ın eseridir.

Anıtkabir Tolga gruba anlatim

Anıtkabir Tolga gruba anlatım

Anıtkabir aslan heykelleri

Anıtkabir aslan heykelleri

Anıtkabir aslanlı yol tören kitası

Anıtkabir aslanlı yol tören kitası

Aslanlı Yol (tören yolu) ve Hitit Aslanları
Atatürk’ün Türk ve Anadolu tarihine verdiği önem sebebiyle, Anadolu’da uygarlık kuran Hititlerin sanat üslubu ile yapılan aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil etmektedir. Hitit aslanları Anadolu Leoparı olarak gerçekten Anadolu’da yaşamış ve yakın zamanda (1974) soyu tükenmiş bir leopar türüdür. Ziyaretçileri Atatürk’ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 m. uzunluğundaki yol boyunca sıralanmış olan heykeller Hitit tarzına uygun olarak 2’li halde 6 takım aslan (yani 12 aslan) solda, 6 takım (yani 12 aslan) sağda toplam 24 adet aslan heykeli bulunmaktadır. Yürüyüş yolu, araları açık traverten bloklardan oluşmaktadır, bulunduğunuz yerin önemini ve buna uygun dikkat etmenizi hatırlatmak için yaklaşık 5cm.’lik boşluklar bırakılarak yapılmıştır. Heykeller Hüseyin Özkan’ın eseridir.

Tören Meydanı (Tören Alanı)
Anıtkabir’deki törenlerde toplanılan alandır. Aslanlı yolun sonunda yer alan tören meydanı 129 metre x 84,25 metre boyutlarındadır. 15.000 kişi kapasiteli bu alanın zemini siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezenmiştir.

Anıtkabir törenden sonra

Anıtkabir törenden sonra

Büyük Taarruz Rölyefi (kabartması)
Mozole merdivenlerinin solundaki kabartmalarda Büyük Taarruz simgelenmektedir. Top yekün bir ulusun savaşması canlandırılır. Kompozisyonun solunda yer alan ve bir köylü kadın, bir erkek çocuk ve bir attan oluşan grup milletçe savaşa hazırlık dönemini temsil etmektedir. Sonraki bölümde; Atatürk bir elini ileri uzatmış ve “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” diyerek ordularımıza hedefi göstermektedir. Öndeki melek, Ata’nın emrini borusu ile uzak ufuklara iletmektedir. Bundan sonraki bölümde, Atatürk’ün emrini yerine getiren Türk ordusunun fedakarlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden kabartmada, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir yiğit ile siperde ellerinde kalkan ve kılıçlı bir asker Türk ordusunun taarruzunu sembolize etmektedir. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk ordusunu çağıran zafer meleği bulunmaktadır. Kabartma Zühtü Müridoğlu’nun eseridir.

Anıtkabir gece saygı salonu

Anıtkabir gece saygı salonu

Mozole Bölümleri
“Anıt Mezar”, “mezar yeri” anlamındadır. Mozole merdivenleri, saygı salonu, şeref holü, lahit ve mezar odası bölümlerinin bulunduğu ana yapının (sütunlu olan yapının) tümünü ifade eder. Mozole (ana yapı) 72 x 52 x 17 m. boyutlarında, uzunca dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuş olup, ön ve arka sekiz, yan cepheler ise 14.40 m. yüksekliğinde 14 kolonla çevrelenmiştir.

A- Merdivenler
Mozole merdivenleri 42 basamaklı olup, 21 gün 21 gece süren Sakarya Savaşı’nı simgelemektedir.

B- Hitabet Kürsüsü
Anıtkabir’in en önemli bölümü olan mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında “hitabet kürsüsü” yer almaktadır. Mermer kürsünün tören meydanı cephesi dairesel geometrik motiflerle süslü olup, ortasında Atatürk’ün “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözü yazılıdır. Kürsü Kenan Yontuç’un eseridir.

C- Saygı Salonu ve Şeref Holü
Salonun dış sol duvarında Atatürk’ün Türk Gençliğine Hitabesi yazılıdır. Salonun dış sağ duvarında ise Atatürk’ün, Cumhuriyet’in kuruluşunun 10. yıl dönümünde söylediği nutuk yer almaktadır. Harfler taş kabartma üzerine altın yaldızlarla yazılmıştır.

Anıtkabir saygı salonu şeref holü

Anıtkabir saygı salonu şeref holü

Saygı Salonu – Şeref Holü bölümüne bronz kapılardan girilir. Girişin tam karşısında büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde, Atatürk’ün sembolik lahdi – mozolesi bulunmaktadır. İç yan duvarları, sütun – bina arası ve iç tavan desenleri 15. ve 16. yy. Türk halı ve kilim motifleridir. Kırmızı kordonla çevrili alan, Anıtkabir Komutanlığı’ndan izin alınarak çelenk bırakmak için düzenlenen törenlerde kullanılan Şeref Holü – Alanı’dır.

Mozolenin içinde, Saygı Salonu’nun sağ duvarında Atatürk’ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajı yazılıdır. Mozolenin içinde, Saygı Salonu’nun sol duvarında ise 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün Atatürk’ün ölümü üzerine yayınladığı 21 Kasım 1938 tarihli Türk milletine taziye mesajı yer almaktadır. Bu iki yazıt Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981’de yazılmıştır.

Şeref holünün 27 kirişten oluşan tavanı ile yan galeri tavanları mozaik ile süslenmiştir. Şeref holünün yüksekliği 17 m. olup, yan duvarlarında altışardan 12 adet bronz meşale bulunmaktadır. Mozole yapısının üstü, düz kurşun çatı ile örtülüdür. Şeref holünün zemininde kullanılan krem, kırmızı ve siyah mermerler Çanakkale, Hatay ve Adana’dan, şeref holü iç yan duvarlarında kullanılan kaplan postu Afyon’dan, yeşil renk mermer Bilecik’ten getirilmiştir.

Girişin tam karşısında büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde, Atatürk’ün sembolik lahdi bulunmaktadır.

Anıtkabir saygı salonu nobeti

Anıtkabir saygı salonu nobeti

ANITKABİR’DE ALTIN KULLANILMADI
Saygı Salonu – Şeref Holü ile ilgili çoğu kişinin yanlış bildiği veya yanlış bilgilendirildiği bir konuyu düzeltmek, açıklamak istiyorum: Anıtkabir yapılırken bir yerlere altın veya her hangi bir değerli taş, metal gömülmedi, altın saklanmadı, altın suyuna batırılmadı. Kısacası Anıtkabir’in dekorasyonu, kaplaması, taşı veya tavanında altın, gümüş falan yok.

Anıtkabir’i gezdirdiğim kişilerin çoğunun sorduğu ve o sırada etrafımdakilerin söyledikleri “tavanı altınla kaplamışlar” oluyor. Her seferinde söylüyorum: Anıtkabir’in tavanı sarı renk boyadır. Altın falan değil bu. Her parlak şeyi değerli zanneden canlıya karga denir, kargalara inanmayın.

Boyanın parlaması için boyanın içine krom tozu veya kuvars gibi parlak maden ufalanır, bugün de benzer işlem yapılmaktadır. Bu işlemin ustası o yıllarda az bulunurdu, bunu hazırlamak zahmetliydi. Bu tarz parlak boyanın adı “yaldız” boyadır. Bugün genelde sarı yaldız ve beyaz yaldız olarak piyasada bulursunuz. Sarı yaldız boyaya halk arasında “altın yaldız boya” denir. Bazı cahiller ve halkı kandırmak – kışkırtmak isteyenler bunu “altın boya” diye söyleye söyleye insanların aklında tavanın altınla kaplı olduğunu düşüncesi kaldı. Yanlış bilgi, Anıtkabir’de altın falan yok.

Anıtkabir gece mozole

Anıtkabir gece mozole

D- Lahit
Sembolik lahit taşı 40 ton ağırlığında yekpare kırmızı mermer olup, Adana’nın Osmaniye ilçesinden (bugün Osmaniye il olmuştur), lahitin yan duvarlarını kaplayan beyaz mermer ise Afyon’dan getirilmiştir. Törenlerde çelenk bırakılması için yapılmıştır.

ATATÜRK LAHİTİN İÇİNDE YATMIYOR
Selçuklu ve Osmanlı mezarlarının üzerinde “sanduka” denilen ahşap veya taş yazıt vardır. Bu taşın üzerinde, mezarda yatan kişi hakkında bilgi ve dua yazar. Anıtkabir mozolesi de bu şekilde “sanduka” olarak konulmuştur.

Bazıları saçma bir fikre kapılarak, Atatürk’ün lahit içerisinde yattığını düşünmektedir, bu yanlıştır. Lahit mermer Atatürk’ün Mezar Odası’nın üzerindedir, mezar odasını işaret eden nirengi veya sanduka olarak durmaktadır. Mezar odasının kapısını gördükten gerçekten toprağa defnedilmiş olduğunu anlıyorlar.

E- Mezar Odası
Atatürk’ün aziz naaşı, mozolenin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mezar odası, şeref holünün yaklaşık 15 metre altındadır. Lahit mermerin tam altında yer alan oda Selçuklu ve Osmanlı türbe mimarisi biçiminde yapılmıştır. Sekizgen planlı olup, sivri piramit külahlı yani tavanlıdır. Mezar odasının zemini ve duvarları siyah, beyaz, kırmızı mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sanduka yer almaktadır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan’dan gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır.

Anıtkabir nöbet değişimi

Anıtkabir nöbet değişimi

Atatürk 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yummuştur. Anıtkabir’in inşaatı 1953’de tamamlanmıştır. Bu aradaki dönemde Ata’nın aziz naaş’ı geçici olarak Etnoğrafya Müzesi’nde muhafaza edilmiştir. Muhafaza işlemi için Gülhane Askeri Tıp Fakültesi profesörleri tarafından “tahnit” işlemine tabi tutulmuştur. Bu işlemle bir çeşit kimyasal sıvı naaş’ın bozulmaması için Ata’nın vücuduna zerk edilmiştir. İşlemin hemen ardından naaş kurşundan bir tabuta konularak gül ağacından yapılmış özel bir tabuta yerleştirilmiştir. Tam 15 yıl sonra, 9 Kasım 1953’de Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu başkanlığındaki bir heyet tarafından tabut açılmış ve naaş’ın hiçbir şekilde bozulmadığı görülmüştür. Atatürk’ün Aziz naaş’ı İslami usullere uygun olarak Anıtkabir’deki bu mezar odasına defnedilmiştir. Mustafa Kemal’in 1926’da İzmir’deki suikast girişiminin ardından “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü vasiyeti olarak kabul edilmiştir.

Buna uygun olarak, Atatürk toprağa defnedilirken o dönemin 67 vilayeti ile Selanik’teki Atatürk evi, Kore’deki Türk şehitliği, Kıbrıs ve Süleyman Şah’ın Mezarı’ndan gelen toprakların harmanlandığı mezara konulmuştur. Gerçekte yattığı yer, İsmet İnönü’nün de söylediği gibi: “Türk milletinin O’nun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür”. Sonraki yıllarda il olan yerleşimlerden getirilen topraklar da mezar odasına konulmuştur.

Sakarya Savaşı Rölyefi (kabartması)
Mozole merdivenlerinin sağındaki kabartmalarda Sakarya Savaşı canlandırılmaktadır. Son savunma savaşımızdır ve “hatt-ı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O da bütün vatandır…” sözünü simgelemektedir. Kompozisyonun sağında bir genç, iki at, bir kadın ve bir erkek bulunmaktadır. Bunlar, savaşın ilk döneminde düşman saldırıları karşısında evlerini bırakıp yurt savunması için yollara düşmüştür. Sağdaki delikanlı arkaya dönmüş, sol elini kaldırıp yumruğunu sıkarak düşmanlara; “Bir gün döneceğiz ve sizden öcümüzü alacağız” demektedir.

Bu üçlü grubun önünde çamura batmış bir araba, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir yiğit ve ona bir kılıç sunan diz çökmüş bir kadın vardır. Bu grup figürleri, Sakarya Muharebesi başlamadan önceki dönemi temsil etmektedir. Bu grubun solunda, yere oturmuş iki kadın ve bir çocuk, düşman istilası altında, Türk ordusunu bekleyen halkımızı simgelemektedir. Bu halkın üzerinden uçarak Başkomutan Mustafa Kemal’e çelenk sunan bir zafer meleği vardır.

Kompozisyonun sonunda yere oturan kadın vatan anayı, diz çöken genç Sakarya Meydan Muharebesi’ni kazanan Türk ordusunu, meşe ağacı ise zaferi simgelemektedir. Vatan ana, Türk ordusunun zaferinin simgesi olan meşe ağacını göstermektedir. Kabartma İlhan Koman’ın eseridir.

Anıtkabir şeref kıtası

Anıtkabir şeref kıtası

Misak-ı Milli (Ulusal Ant – Yemin) Kulesi
Müzenin girişindeki bu kulenin içinde bulunan kabartma, tek vücut olarak kenetlenmemizi sembolize etmektedir. Kabartma, bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konmuş dört elden ibarettir. Bu kompozisyon Türk vatanının kurtarılması için içilen millet andını ifade etmektedir. Kabartma Nusret Suman’ın eseridir. Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde Atatürk’ün Milli Misak ile ilgili:

“Kurtuluşumuzun genel kuralı olan ulusal andı tarih safhasına yazan ulusun demir elidir.” (1923)
“Ulusal sınırlarımız içinde özgür ve bağımsız yaşamak istiyoruz.” (1921)
“Ulusal benliği bulamayan uluslar başka ulusların avıdır.” (1923) sözleri bulunmaktadır. Kulenin içinde Anıtkabir’de gerçekleştirilen törenlere katılan heyetlerin özel defteri imzalamaları için imza kürsüsü yer almaktadır. Müzenin girişi olan bu kulede bulunan aktüalite panolarında Anıtkabir’de yapılan önemli törenlere ait fotoğraflar da sergilenmektedir.

Anıtkabir şeref kıtası değişimi

Anıtkabir şeref kıtası değişimi

Anıtkabir Atatürk Müzesi Bölümü
Atatürk’e hediye edilen ve kendisine ait olan eşyalar sergilenir. 4 bölümden oluşur:
1- Misak-ı Milli Kulesi’nden başlar İnkılap Kulesi içi dahil eşyalar bölümüdür
2- Mozole merdivenlerinin altındadır, panorama müzesi bölümüdür
3- Tonozlu galeride, kemerlerin içerisinde milli mücadele ve devrimler anlatıldığı bölümdür
4- Atatürk kitaplığı ve sanat galerisi bölümüdür

Anıtkabir Proje Yarışması şartlarına uygun olarak, Misak-ı Milli ve İnkılap kuleleri arasındaki bölüm müze olarak belirlenmiştir. Bu amaçla 21 Haziran 1960’ta Anıtkabir Atatürk Müzesi açılmıştır. Burada Atatürk’ün kullandığı eşyalar ve kendisine hediye edilen armağanlar ve giysileri teşhir edilmektedir.

Müzede ayrıca Atatürk’ün madalya ve nişanları ile manevi evlatlarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen’in müzeye armağan ettikleri Atatürk’e ait eşyalar sergilenmektedir. Birinci bölümde Atatürk’ün, annesi Zübeyde Hanım’ın, babası Ali Rıza Bey’in nüfus cüzdanları, Atatürk’ün milletvekili mazbatası bulunur. Atatürk’e hediye edilen ve üzeri değerli taşlarla süslü ve işlemeli kama-hançerler, kılıçlar, tabancalar, tüfekler; dönemin önemli devlet başkanları ve liderlerinin imzalayıp gönderdiği kendi fotoğrafları; Atatürk tarafından kurulan Sümerbank, Şeker Fabrikaları, İş Bankası gibi kurumların gönderdiği hediyeler, yabancı elçiler tarafından getirilen porselen ve kristal eşyalar sergilenir. Madame Tousseu müzesinin Atatürk’ün birebir ölçülerinde yaptığı balmumu heykeli bulunmaktadır.

İnkılap (Devrim) Kulesi
Atatürk Müzesi’nin devamı olup, kulenin iç duvarında yer alan kabartmada zayıf, güçsüz bir elin tuttuğu sönmek üzere olan bir meşale, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nu simgelemektedir. Güçlü bir elin göklere doğru kaldırdığı ışıklar saçan diğer bir meşale ise, yeni Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk’ün Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için yaptığı inkılapları simgelemektedir. Kabartma Nusret Suman’ın eseridir. Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde Atatürk’ün inkılaplarla ilgili “Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse ilerlemesine, uygarlaşmasına teknik imkan ve bilimsel ihtimal yoktur.” ve “Biz ilhamlarımızı gökten ve bilinmeyen alemden değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” sözleri bulunmaktadır.

Atatürk’e ait olan kıyafetler, tıraş takımları, ayakkabı boya takımları, antrenman için kullandığı kürek çekme düzeneği bulunmaktadır. Müzenin giysi bölümü olarak kullanılan bu kulede; Anadolu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yaptığı Atatürk’ün gerçek boyutlarında balmumu heykeli bulunmaktadır. Bugün Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Büyükerşen’in Türkiye’nin ilk balmumu heykeltraşı – heykel sanatçısı olduğunu da belirtelim.

Anıtkabir gece 10 kasım 2014

Anıtkabir gece 10 kasım 2014

Kurtuluş Savaşı Panorama Müzesi Bölümü
Mozole merdivenleri altındaki bölümdür. Diaroma ve tabloları yapanlar Rusya Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Danışmanı ressam Sayın Prof. Dr. Sergey Prisekin ve ekibidir. Çanakkale Deniz Savaşları’nı (Ocak – Mart 1915) ve Çanakkale Kara Savaşları’nı (Nisan – Aralık 1915) anlatarak başlar. Mondros Ateşkes Anlaşması’nda Türkiye’nin nasıl parçalanacağını gösteren harita karşınızda duruyor. Koridoru takip ettiğinizde dönemin önemli olaylarını hatırlatan panolar ve savaşlarda hayati rol oynayan subaylarımızın tabloları – fotoğrafları karşınıza çıkıyor.

Geldiğiniz salonun solunda Sakarya Savaşı canlandırılmaktadır. Karşınızda at üzerinde Atatürk tablosu duruyor, Rusya Bilimler Akademisi tarafından yapılmış ve 2009’da Anıtkabir’e hediye edilmiştir. Sağda Büyük Taarruz canlandırılıyor. Salondan çıkışta ilerleyeceğiniz galeri, Kurtuluş Savaşı öncesini ve sonrasını karşılaştırmaktadır. Bu galeride, kurtuluştan önce ve sonrasına ait izler bulacaksınız. İlk kurşun 16 Mayıs 1919’da İzmir’de Hasan Tahsin’den (gerçek adı Osman Nevres), sonrasında Antep, Maraş, Urfa, Erzurum, Kilis savunmaları… 18 tonozlu odacığın konuları şunlardır:
Türk Kurtuluş Savaşı Komutanları,
Mondros, Vatanın İşgali,
Kuva-yı Milliye,
Kongreler,
TBMM’nin Açılışı, İç İsyanlar,
Çukurova, Antep, Maraş, Urfa Ve Trakya’ da Milli Mücadele,
Kurtuluş Savaşı’nda Donanmamız,
Kazanılan Zaferler, Mudanya Mütarekesi ve Lozan Antlaşması,
Siyasal Devrimler,
Eğitim, Dil ve Tarih Alanında Yapılan Reformlar,
Hukuk, Kadın Hakları ve Soyadı Devrimleri,
Sosyal Hayatın Düzenlenmesi,
Güzel Sanatlar, Basın ve Halkevleri,
Milli Güvenlik,
Tarım, Ormancılık, Sanayi ve Ticaret,
Maliye, Sağlık, Spor ve Turizm,
Bayındırlık ve Ulaştırma,
İç ve Dış Siyasi Olaylar (1923-1938) ve Atatürk’ün sesinden Onuncu Yıl Nutku’nu dinleyerek koridordan ayrılıyorsunuz.

Mezar Odası Kapısı
Panorama müzesinin devamındaki koridorda karşınızda bir ekran ve görevli göreceksiniz. Ekranda gördüğünüz görüntü, Atatürk’ün mezarının bulunduğu odanın içini video kamera ile size gösteriyor.

Cumhuriyet Kulesi
Sanat galerisinin girişi olan bu kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde Atatürk’ün Cumhuriyet ile ilgili:

“En büyük gücümüz, en güvenilir dayanağımız, ulusal egemenliğimizi kavramış ve onu eylemli olarak halkın eline vermiş ve halkın elinde tutabileceğimizi gerçekten kanıtlamış olduğumuzdur.” sözü bulunmaktadır. Kulenin içinde, “Atatürk ve Milli Mücadele” konulu periyodik sergiler düzenlenmektedir. Atatürk’ün öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi, Harbiye Mektebi ile Sivas ve Erzurum Kongre binaları ve 1. TBMM binalarının maketleri ve o dönemlere ait fotoğraflar sergilenmektedir.

Atatürk Kitaplığı ve Sanat Galerisi Bölümü
Cumhuriyet Kulesi ve Müdafaa-i Hukuk Kuleleri arasında yer alan bu bölümde birinci ve ikinci vitrinlerinde başta “NUTUK” olmak üzere Atatürk’ün kendi yazdığı eserler, diğer vitrinlerde de Atatürk’ün okuduğu ve bazılarının üzerine notlar aldığı 3123 adet kitap konularına göre tasnif edilerek sergilenmiştir. Kitapların dillere göre dağılımına bakıldığında ağırlıklı olarak Fransızca ve Türkçe olduğu, bunun yanında İngilizce, Romence, Yunanca ve Latince kitapların da bulunduğu görülmektedir. Konu bazında değerlendirildiğinde ise ilk sırayı tarih, ikinci sırayı ise dil ve edebiyat almaktadır. Atatürk çok sayıda zor işle uğraşırken, bir yandan da bu kadar çok kitap okuyabildiği için ayrıca bir takdiri hak ediyor. Duvarlarda Atatürk’ü ziyaret etmiş olan yabancı devlet adamları ile Atatürk’ü birlikte tasvir eden yağlı boya tablolar ile fotoğraflar bulunmaktadır. Bu tablolar, ressam Rahmi Pehlivanlı’nın eseridir.

Anıtkabir solda Mehmetcik Kulesi sağda Müdafaa-i Hukuk Kulesi

Anıtkabir solda Mehmetcik Kulesi sağda Müdafaa-i Hukuk Kulesi en sağda Cumhuriyet Kulesi

Müdafaa-i Hukuk (Hakkımızı Savunma) Kulesi
Bu kule duvarının dış yüzeyinde yer alan kabartmada, Kurtuluş Savaşımızda ulusal birliğimizin temeli olan Müdafaa-i Hukuk dile getirilmektedir. Kabartmada, bir elinde kılıç tutarken diğer elini ileri uzatmış sınırlarımızı geçen düşmana “Dur!” diyen bir erkek figür tasvir edilmiştir. İleri uzatılan elin altında bulunan ulu ağaç yurdumuzu, onu koruyan erkek figürü ise kurtuluş amacıyla birleşmiş olan milletimizi temsil etmektedir. Kabartma Nusret Suman’ın eseridir. Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde Atatürk’ün Müdafaa-i Hukuk konusunda söylediği sözler yer almaktadır:

“Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır.” (1919)
“Ulus bundan sonra hayatına, bağımsızlığına ve bütün varlığına şahsen kendisi sahip çıkacaktır.” (1923)
“Tarih; bir ulusun kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez.” (1919)
“Türk ulusunun kalbinden, vicdanından doğan ve onu esinlendiren en esaslı, en belirgin istek ve iman belli olmuştu: Kurtuluş.” (1927)
Kulenin içinde; Anıtkabir ve Atatürk ile ilgili çeşitli kitaplar ve hediyelik eşyalar Anıtkabir Derneği tarafından ziyaretçilere sunulmaktadır.

Mehmetçik Kulesi
Aslanlı yolun bitiminde sağda Mehmetçik Kulesi yer almaktadır. Kulenin dış yüzeyinde yer alan kabartmada; cepheye gitmekte olan Mehmetçiğin evinden ayrılışı ifade edilmektedir. Bu kompozisyonda, elini asker oğlunun omuzuna atmış onu vatan için savaşa gönderen hüzünlü, fakat gururlu anne tasvir edilmiştir. Kabartma Zühtü Müridoğlu’nun eseridir. Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde Atatürk’ün Mehmetçik ve Türk kadınları hakkında söylediği özlü sözler yer almaktadır:

“Kahraman Türk eri Anadolu savaşlarının anlamını kavramış, yeni bir ülke ile savaşmıştır.” (1921)
“Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda Anadolu köylü kadınının üstünde kadın çalışmasından söz etmek imkanı yoktur.” (1923)
“Bu ulusun çocuklarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü birimi bulunamaz.”

Anıtkabir İsmet İnönü sandukası Zafer Kulesi ve Barış Kulesi arası

Anıtkabir İsmet İnönü sandukası Zafer Kulesi ve Barış Kulesi arası

Anıtkabir Barış Kulesi girişi

Anıtkabir Barış Kulesi girişi

Sinevizyon Salonu Bölümü
Mehmetçik Kulesi ile kütüphanenin küçük bir bölümündeki alanda Atatürk, Milli Mücadele ve Anıtkabir konulu belgesel filmlerin gösterildiği sinevizyon bölümü yer almaktadır.

Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi
Mehmetçik ve Zafer kuleleri arasında yer alan; müze, kitaplık ve Kültürel Faaliyetler Müdürlüğü’nün içindeki birimde “Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi” bulunmaktadır. Atatürk, milli mücadele ve inkılaplar konulu Türkçe ve yabancı dillerde kitapların bulunduğu bir “İhtisas Kütüphanesi” olarak, her kesimden araştırmacı ve okuyucuya hafta içi 09.00-12.30 / 13.30-17.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.

Zafer Kulesi
Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde Atatürk’ün en önemli üç zaferi olan Conkbayırı Muharebesi, Sakarya Meydan Muharebesi, Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin tarihleri ve bu zaferle ilgili özlü sözleri yazılıdır. Kule içinde Atatürk’ün naaşını 19 Kasım 1938’de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’ndan alarak Sarayburnu’nda donanmaya teslim eden top arabası sergilenmektedir.

Anıtkabir ismet inönü mezarı

Anıtkabir ismet inönü mezarı

İsmet İnönü’nün Lahdi
Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında 25 Aralık 1973 yılında vefat eden Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesinin Batı Cephesi komutanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün sembolik lahdi bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır. İsmet İnönü, Anıtkabir’e 28 Aralık 1973’te Bakanlar Kurulu Kararı ile defnedilmiştir.

Barış Kulesi
Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini dile getiren bir kabartma kompozisyonu yer almaktadır. Bu kabartmada çiftçilik yapan köylüler ve yanlarında kılıcını uzatarak onları koruyan bir asker figür tasvir edilmiştir. Bu asker barışın sağlam ve güvenli kaynağı olan Türk ordusunu sembolize etmektedir. Bu şekilde insanlar Türk ordusunun sağladığı huzur ortamı içinde günlük hayatlarını devam ettirmektedirler. Kabartma, Nusret Suman’ın eseridir. Kule duvarlarında Atatürk’ün barış ile ilgili şu sözleri yer almaktadır:

Anıtkabir 23 nisan kulesi cadillac araba ve tekne

Anıtkabir 23 Nisan Kulesi Cadillac araba ve tekne

“Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir.” (1935)
“Yurtta Barış, Cihanda Barış.”
“Ulusun hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir.” (1923)
Kulenin içinde ise Atatürk’ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir.

23 Nisan Kulesi
Kulenin iç duvarında 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını temsil eden bir kabartma yer almaktadır. Bu kabartmada, ayakta duran kadının tuttuğu kağıdın üzerinde 23 Nisan 1920 yazılıdır. Kadının diğer elinde Millet Meclisimizin açılışını simgeleyen bir anahtar bulunmaktadır. Kabartma, Hakkı Atamulu’nun eseridir. Kulenin içinde, çatı – duvar birleşiminde meclisin açılışıyla ilgili Atatürk’ün özlü sözleri yer almaktadır:

“Bir tek karar vardı: O da ulusal egemenliğe dayalı, hiçbir koşula bağlı olmayan bağımsız, yeni bir Türk Devleti kurmak.” (1919)
“Türkiye Devletinin tek ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.”
“Bizim bakış açılarımız kuvvetin, gücün, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır.”

Kulede, Türkiye İş Bankası’nın Atatürk’e armağan ettiği 1936 model Cadillac marka özel otomobil sergilenmektedir. Atatürk bu otomobili 1936-1938 yılları arasında kullanmıştır. Ölümünün ardından araç kullanılmaya devam edilmiştir. 1959’da Maliye Bakanlığı bu otomobili Anıtkabir’e bağışlamıştır. 12 silindirli bu eski Cadillac 80 serisinin motoru 6.8 litrelik ve 150 HP güç üretmektedir. Ön konsolu basit birkaç düğme ve göstergeden ibarettir. Cadillac’ın yuvarlak çerçeveli gösterge tablosundaki saat 09.05’e ayarlanmıştır. 12 silindirli motor, zamanının en güçlülerinden birisidir.

Anıtkabir 23 Nisan Kulesi Cadillac ve tekne

Anıtkabir 23 Nisan Kulesi Cadillac ve tekne

Arabanın yanında duran tekne ise 1937 yılında Bayındırlık Bakanlığı tarafından Haliç Tersanesinde orjinali ahşap olarak yaptırılmıştır. Atatürk’ün Çubuk Baraj Gölü’nde kullandığı gezinti teknesidir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından aslına uygun şekilde restore edilmiş ve 29 Ekim 2007 tarihinde sergilenmeye başlanmıştır. Ahşap üzeri fiber kaplama olan tekne 8,06 metre boyunda, 1,92 metre eninde ve 2200 kg ağırlığındadır.

Anıtkabir Türk Bayrağı ve Bayrak Direği
Anıtkabir’in Çankaya yönündeki 28 basamaklı tören meydanına giriş merdivenlerinin ortasında, tek parçalı yüksek bir direk üzerinde Türk bayrağı dalgalanır. Amerika’da özel olarak yaptırılan 33,53 metre yüksekliğindeki bu direk, Avrupa’daki tek parça üretilen çelik bayrak direklerinin en yükseğidir. Direğin 4 metresi kaidenin altında kalmaktadır. Amerika’da yaşayan Makedonya Türklerinden Amerika vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında bu boyutta 2 adet bayrak direği imal ederek ikisini de 1946 yılında Türkiye’ye göndermiş, bayrak direklerinden bir tanesi 1950’de Anıtkabir’de bugünkü yerine yerleştirilmiştir. Nazmi bey tarafından gönderilen ikinci direk ise Çanakkale Şehitler Abidesi’nin bulunduğu Hisarlık mevkisine yerleştirilmiş ve 2006 yılına kadar yerini korumuştur.

Anıtkabir bayrak ata

Anıtkabir bayrak ata

Anıtkabir’deki Türk Bayrağı sadece 10 Kasım’da yarıya indirilir. Anıtkabir özel bayrak direğinde sürekli dalgalanan bayrak bulunması yasa maddesi ile belirlenmiştir.

Bayrak direğinin merdivenler tarafındaki kaidesinde yer alan kabartmada:
“meşale” Türk medeniyetini,
“kılıç” taarruz gücünü,
“miğfer” savunma gücünü,
“meşe dalı” zaferi,
“zeytin dalı” ise barışı simgelemektedir.

Türk bayrağı, ulusumuzun yurdunu savunma, zafer kazanma, barışı koruma ve uygarlık kurma gibi yüce değerleri üzerinde dalgalanmaktadır. Kabartma Kenan Yontuç’un eseridir.

28 Ekim 2013 tarihinde bayrak direği değiştirildi. Anıtkabir’in fiziki durumu hakkında yapılan inceleme sonucunda bazı bölümler onarılmaya başlandı, yıpranan bazı parçalar değiştirildi. Değiştirilen parçalardan bir tanesi de metal yorgunluğu – yıpranması nedeniyle zayıflayan ve tehlike yaratabileceği düşünülen bayrak direğidir. Yeni bayrak direği eski – ilk bayrak direğiyle aynı özellikleri taşıyor. Her iki bayrak direğinin de uzunlukları 33,53 metre olup, 4 metre zemin altında, görünen kısmı 29,53 metre olarak yerleştirilmiştir. Yani yıpranan direğin yerine aynı yükseklikte yeni bir bayrak direği konuldu. İlk bayrak direği ise bayrak direği merdivenlerinin karşısındaki parkta dinlenmektedir.

Kafeterya ve Tuvaletler Bölümü
Bayrak direğinin merdivenlerinden inice sağ tarafta kafeterya, sol tarafta tuvaletler bulunmaktadır.

Çiçeklerden yapılmış Türkiye Haritası
Bayrak Direği merdivenlerinden inince tam karşınızdaki Türkiye Haritası ortası ay – yıldızlı olarak çiçeklerden oluşturulmuş.

Burada yazdığımız bilgileri çeşitli makale, kitaplar ve kişilerden edindik. Özellikle TSK Anıtkabir internet sitesinden, TSK tarafından yayınlanan “Anıtkabir” kitabından kısmi alıntılar yaptık ve Anıtkabir’in yapımında çalışmış bir işçiden yıllar önce dinlediklerimizle derledik.

Yanlış bir bilgiye rastlarsanız veya eksiklik görürseniz lütfen  kaynağıyla birlikte bildiriniz, hatamızı düzeltiriz.

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Bu yazı Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır. Marka tescilimiz bulunmakta, fotoğraf ve yazılarımız telif hakkı taşımaktadır. Alıntı veya kopyalama yapılması durumunda referans olarak Günaydın Gezginler ismi ve sitemize bağlantı verilmesi gerekmektedir. E-posta adresimiz gunaydingezginler@hotmail.com

4 Responses to Anıtkabir ve Atatürk

Bir cevap yazın