Trekking’e başlarken

Şehirden sıkıldınız, trafikten, iş hayatı koşturmacasından, kilometrelerce adım atsanız da bir yere varmayan koşu bantlarından, oksijen kıtlığından, susmayan telefonlardan, betonarme sokakların resmi yüzlerinden…
İki yeşillik görmek için çevrenize dizdiğiniz boy boy saksılardan kafanızı kaldırıp, doğaya izleyici olmak değil onu yaşamak için hiçbir zaman geç kalmış sayılmayız. Doğa dört mevsim ziyaretinizi bekliyor…

Hayatımızdaki yoğunluklar, sorumluluklar, iklim koşulları, çoluk çocuk, hiçbir zaman geçerli bir mazeret değildir o güzelim manzaralara dahil olmak için. Sizin yalnızca iki geçerli nedeniniz vardır; sağlık sorunu (ki bu kabul edilebilir) ve üşengeçlik. Miskinliğinizi evde bırakın ve çantanızı hazırlamaya başlayın… Doğa yürüyüşü ile ilgili yazdıklarımızı beğendiyseniz Günaydın Gezginler olarak sizden ricamız facebook sayfamızı beğenin ve internet sitemizin adresini arkadaşlarınıza link olarak gönderin, teşekkürler.

Trekking nedir?
Aslında trekking kelimesi, şuan doğa yürüyüşlerinin en yaygın kullanım ifadesi. Normalde bu işi sınıflandırmak gerekir. Hiking ve trekking şeklinde.

Hiking, genel anlamda biz yürüyüşçülerin soft yürüyüş olarak adlandırdığı, yumuşak iniş çıkışların olduğu, herkesin çok rahat eşlik edebileceği, hem yürüyüp hem fotoğraf çekmenin, hatta sohbet edebilmenin (gürültü yapmadan!) mümkün olduğu tatlı yürüyüşlerdir. Hatta bazılarında, doğa hakkında, bitki örtüsü ve canlılar hakkında çeşitli bilgilendirmeler de olabilir. Bu bazen bir fotoğraf topluluğu, bazen biyologların öncülük ettiği bir yaban hayatı gözlem grubu veya şehrinizde faaliyet gösteren bir ormancılar derneği olabilir. Teknik malzemeye ihtiyaç yoktur. Güzel bir yürüyüş ayakkabısı, mevsimine göre ve rahat giysiler, suyunuz, yemeğiniz, fotoğraf makineniz yeter de artar bile.

Trekking, mevsim koşullarına göre bazı teknik malzemelerin, giysilerin gerektiği, kimi zaman onlarca kilometre parkurları bulabilen, ciddi bir grup aktivitesidir. Hikinge göre daha fazla performans gerektirir. Adım adım başlamanız gerekir. Aksi halde, yanlış mevsimde veya yanlış giysilerle çıkılan bir trekking etkinliği, basit ihmaller yüzünden sizi ciddi sakatlanmalara kadar götürebilir.

Nereden başlasak? Trekking grupları
Bulunduğunuz şehirde doğa yürüyüşüne giden yürüyüş grupları, seyahat acentası, spor kulübü, arkadaş grubu mutlaka vardır. Size her konuda yol gösterecektir. Genelde yürüyüş gruplarına  “…. trekking” şeklinde, sosyal paylaşım sitelerinden ulaşılabilir. Bazı kulüp ve gruplar ise dağcılık gruplarıdır. Ancak birkaç istisna dışında, onlarda da yeni başlayanlara uygun olabilecek yürüyüşler mutlaka vardır. İstisna dediğimiz gruplar ise, aslında lisanslı dağcıların, uzun rotalara gitmediği dönemlerde kondisyon amaçlı organize ettiği trekking etkinlikleridir. Yeni başlıyorsanız şansınızı zorlamayın. Hem siz onları yavaşlatırsınız hem onlar size ağır ve hatta ilk anda masraflı gelebilir.

Böyle bir gruba ulaştığınızda durumunuzu anlatın. Kendinizi tanıtın. Size her konuda bilgi vereceklerdir. Hangi yürüyüşe gidebileceğiniz, yapılacaklar, çantada bulundurulacaklar ve ilk anda alınacak malzemeleri onlardan öğrenebilirsiniz. Eğer birileri size çarşaf gibi bir ihtiyaç listesi çıkarttıysa en kısa zamanda orayı terk edin. 🙂
Günümüzde trekking yürüyüşlerinin çoğunu, eskiden veya hala dağcılıkla uğraşan arkadaşlarımız yapmaktadır. Herhangi bir yürütücüye güvenmek en büyük hatanız olur. Sorup soruşturun. Gruplardaki kişilerin deneyimlerini sorgulayın.

Ne zaman başlasak? Hangi mevsimde trekkinge gitsek?
Bu yazıyı buraya kadar okuduğunuza göre daha önce hiç yürüyüş yapmamışsınız demektir. 🙂 O zaman size diyebiliriz ki bir yürüyüşe başlamak için en uygun mevsim ilkbahar veya sonbahardır. Hem performansınızı sınamış, sağlık durumunuzu yürüyüşe göre gözden geçirmiş olursunuz hem de hava koşulları nedeniyle birdenbire bir sürü malzeme almak zorunda kalmamış olursunuz. Sonuçta yaz sıcağı insanı yorar, çok su taşıtır. Kış koşulları zordur, malzeme gerektirir, her şekilde de ağır taşıyacaksınız.

Ne alsak?
Grubunuzu buldunuz, gideceğiniz tarihe karar verdiniz. İyi de alışveriş yapmak lazım. Nereye gideyim, ne alayım?

Aslında arkadaş gruplarımızda bize en çok sorulan sorulardır bunlar. Her şeyi adım adım yapmak lazım.

Her ortamda her aktivitede olduğu gibi, doğa yürüyüşlerinde de hep karşılaştığımız bir durum vardır. Az ve orta deneyimli yürüyüşçülerin anlatacak çok şeyi, tavsiye edecek çok malzemesi olur. Her malzeme onlara göre ölümcül ihtiyaçtır. Bütçeniz genişse, en büyük hatayı yapar, size tavsiye edilen her şeyi panik halde alır, yürüyüşlerden bıkınca da kenara atıverirsiniz. Eğer bu tip stok yapanlardansanız bu yazının devamını okumanıza gerek yok zaten. 🙂
Oysa ki bu bir kişisel deneyim işidir. Hiçbir kişinin kullandığı bir malzeme diğerinin ihtiyaçlarını karşılamayabilir. Nasıl o kadar çeşit araba veya fotoğraf makinesi varsa, bu durumda da herkese ve her keseye hitap eden ürünler var. Biz temel ihtiyaçları anlatalım önce.

İlk yürüyüşünüz öncesi mutlaka bulundurmanız gerekenler

Yürüyüş ayakkabısı; Mümkünse boğazlı, su geçirmez olmalı. Elde mevcut ise herhangi bir bot olur ama yalnızca bir kereye mahsus. Yürüyüşlere devam etmek istiyorsanız Vibram taban, Goretex kumaş gibi özellikler, botun ağırlığı, çarşak bandı dediğimiz, botun yan ve burun kısımlarını koruyacak bir üst tabaka bile giriyor işin içerisine. İlk yürüyüşünüzde rehberinizin tavsiyelerini dinleyin. Yürüyüşlere devam etmeye kararlıysanız iyi bir bot alın. Sağlık ayakta başlar.

Sırt çantası; Mutlaka çift omuz askılı bir sırt çantası almalısınız. Aksi halde 10 değil, 2 kilometre bile yürüseniz vücudunuza zarar. İçerisine eşyalarınızı sığdırabileceğiniz büyüklükte bir çantanız varsa, yine yalnızca 1-2 kereye mahsus olmak kaydıyla size yetecektir. Sonrası için mutlaka belden de bağlamalı, ayrı bölmeleri olan, sırt kısmı terlemeyi minimize edecek, hatta çantayı sırtınızdan uzak tutacak, fileden yapılmış bir ara materyale sahip model tercih etmelisiniz. Büyüklük ise aslında sizin neyi taşıyabileceğiniz veya hangi tip yürüyüşlere katılacağınızla ilgili olarak değişir.

Yağmurluk; Biz genelde hareket kolaylığı ve kolay takıp çıkarılabilmesi açısından panço kullanırız. Kol altlarından çıtçıtlıdır. Çantanızın yağmurluğu yok ise, çantanızı da içine alarak, biraz kocaman bir gövde oluştursa da, işinize yarayacaktır. Diğer yağmurluk tipleri ya muşamba gibi, çok ağır, ya da her hareketinizde yırtılabilecek kadar incedir. Bizim dış katman dediğimiz outdoor ceketlerin de su geçirmez özelliği vardır ancak bunlar çantanızı örtmez. Ve bir panço her zaman hayat kurtarır. Ucuzdur. Küçük dinlenmelerde üzerine oturabilir veya dalların üstüne atıp yağmurda altına sığınabilirsiniz.

Güneş gözlüğü, bandana
Evet şaşırdınız değil mi? Oysa ki bir yürüyüşe giderken çok daha önemli ihtiyaçları olmalı insanın. Ama bu doğru. Hangi mevsimde olursa olsun bu iki malzeme mutlaka elinizin altında olmalı. Birden gözünüzün içine dalan güneş ışınları, kısılmış gözler, baş ağrısı, üzerinde yürüdüğünüz taşlardan, kardan, sudan yansıyan parlaklıklar. Hiçbir tadı çıkmaz o yürüyüşün. Bandana mı ne işe yarayacak? Neye yaramayacak ki? Boynunuza bağlarsınız rüzgarı keser, saçınız uzundur saçınızı, saçınız yoktur kafanızı korur. Terlersiniz mendil görevi görür. Onu da geçtik tarz durur. 😉

Çantamızın içi
Geldik en karmaşık kısıma. Kimsenin çanta içeriği aynı olmaz, olamaz da. Bizim ilk yürüyüşlerden bu yana yıllar geçti. Geçtikçe malzeme sayısı azaldı, veya arttı. Değişmeyenleri sayalım önce.

Su; İster matara, İster su şişesi, ister termos, ister camel bag (camel back) denilen hortumlu su torbalarında olsun. Ama mutlaka olsun. 1 Litre su mutlaka bulundurun. “Ben su içmem” diyen kahramanlar da gördük biz. O kadar yürüyüş üzerine vücut susuz kaldı saatlerce, sonra bayılanı biz ayılttık. Yazıktır günahtır, başkalarını da düşünün.
Kuru meyve; Şeker ihtiyacınızı en güzel ayarlayacağınız, akmayan, kokmayan, fazla çöpü olmayan, cebinize sığan, herkese ikram edilebilecek en sağlıklı şey. Bir avuç miktar, tüm gününüzü kurtarır.
İlkyardım seti; Öyle araba bagajı boyutunda değil ama en azından bir ağrı kesici, bir yara bandı, bir ayna, gazlı bez ve aklınızdaki diğer şeyleri koyabileceğiniz, ağırlık yaratmayacak minik bir çanta bulundurmalısınız.
Naylon torbalar; Birkaç tane, kilitli poşet almanız size bir şey kaybettirmez. Yağmurlu bir günde çantanızdakileri daha da sağlama alırsınız. Telefon, fotoğraf makinesi, ya da diğer şeyler için ihtiyaç.
Yedek giysiler; Biz artık çamurla dolaşmaya alıştığımızdan olsa gerek, pek yedek taşımıyoruz. Ama yanınıza çorabınızı, t-shirtünüzü, hafif olan bir yedek pantolonunuzu mutlaka almalısınız. İleride zaten daha profesyonel giysiler almaya başladığınızda, çabuk kuruyan ve hafif kumaşlar sayesinde pek değişim ihtiyacınız kalmayacak.

İçecek bir şeyler; Bu da ilginç değil mi? Bu bize özel bir şart galiba. İster soğuk, ister sıcak, ister meyve suyu, ister mis gibi bir sıcak şarap. Ama mutlaka bir şey olsun yanınızda. “Bu sefer taşımayalım” diyerek çıktığımız her yürüyüşün yemek arasında, birilerinin termosuna ciğercinin kedisi gibi usul usul yaklaşmışızdır. Otlakçılık da nereye kadar, değil mi ama?
Fotoğraf makinesi, yedek pil; Her ne kadar artık cep telefonları iyi birer fotoğraflama aracıysa da, pilleri çok az gidiyor. Dolayısıyla sizi yarı yolda bırakacakları kesin. Makinenizi yedek pilleriyle almayı, hava soğudukça pillerin daha çabuk biteceğini unutmayın. Profesyonel bir fotoğraf makinesi (DSLR vb), ilk yürüyüşünüz için sizi zorlayabilir. Bir yandan yürürken bir yandan dakikalarınızı harcayacağınız bir kompozisyon oluşturmanız mümkün değil. Üstelik makinenizi çizme, hırpalama durumunuz yüksek. Bas-çek makine yeter de artar bile. Yürüyüşlere gittikçe, ne zaman ne götürebileceğinizi öğreneceksiniz zaten.
Başka ilginç tavsiye; düdük. Gruptan uzaklaştınız diyelim. Paniklemeyin. Düdük güzel fikir değil mi? Ama lütfen doğada minimum sesle ilerleyin. Sonuçta o yürüdüğünüz yollarda aslında misafirsiniz.

Baton denilen şey; Baton aslında bastonun “outdoorlaştırılmış” ismi diyelim 🙂  En dengeli duruşun üç ayak üzerinde olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. Özellikle iniş veya çıkış eğimlerinin yüksek olduğu yerlerde yürüyüşünüzü dengeler, kaymanıza, yuvarlanmanıza engel olur, hatırı sayılır derecede, belinize ve dizinize binen yükü hafifletir. Tek batondan ziyade çift baton olması, tempolu yürüyüş sırasında ve dere geçişlerinde işinizi kolaylaştıracaktır. Çok farklı fiyat ve tipte baton tipleri var. Temel olarak zaten yürüyüş batonları, 2 veya 3 parçalı açılır kapanır şekildedir. Süspansiyonlu olmasına dikkat edin. Bazılarında daha profesyonel göstermek için basit bir pusula veya ışık vs. kondurulmuş. Hiç işe yaradıklarına şahit olmadık. Batonların tutulacak kısmında bileğinizden geçirebileceğiniz, perlon dediğimiz, batonun elinizden kaçmasını engelleyecek halka şeklinde kayış olmalıdır. Bir de son olarak, elinizle tuttuğunuz yerin kaymaz malzemeden olmasına özen gösterin.  Artık bütçenize kalmış tabi.

Tozluk; Yalnızca kar yürüyüşleri için olduğu sanılsa da, paçalarınızı dikenli çalılardan veya yağmurdan da koruyacağını düşünürsek, dört mevsim bir malzemedir tozluk. Her bütçede her kumaşta tipleri olsa da, imkanınız varsa en iyisinden almalısınız. Yıllarca en büyük kurtarıcınız olacaktır. En iyi malzeme nedir peki? Hava geçiren ancak su geçirmeyen por açıklıklarına sahip özel kumaşlar. Bunlardan en çok Goretex’i duymuşsunuzdur herhalde. Muşamba gibileri alırsanız yağmurdan kaçarken tere yakalanmanız işten bile değil. Kısa tipi uzun tipi falan da var ama, uzunu katlarsınız kısalır. Kısayı uzatamazsınız bizden söylemesi.

“Kötü hava yoktur, yanlış giysi vardır!”
Yazı başında demiştik ya baharda başlayın ilk yürüyüşlerinize diye. Şehirden doğaya en kolay adapte olacağınız dönemlerdir bahar ayları. Üstelik sıcaklık açısından daha sempatiktir. Ne sizi ne cüzdanınızı yorar. Sonuçta kaliteli ekipmanlar iyi bir bütçe gerektirir. Çorabından çantasına, iddialı rakamlardadır. Ancak ufak ufak ilerleyeceksiniz unutmayın. İlk sefer için sizi bir iki tshirt, bir rüzgarlık ceket, ve bir polar üst kurtaracaktır. Genel olarak temel mantık, altınıza esnek ve fazla suyu sevmeyen, çabuk kuruyabilecek bir pantolon, üzerine kat kat ve hafif giysiler giyinmektir. Gittiğiniz yürüyüşlerde “iç katman, dış katman, içlik” gibi kavramları öğrenin. Ve ihtiyaçlarınızı rehberinizin de yardımıyla zamanla belirleyin.

!!!  Harika Bir Öneri !!!
Türkiye’de hiking ve trekking düzeyinde, profesyonel anlamda çalışılmış, haritalandırılmış, tabelalandırılmış, doğudan batıya birçok kültür rotası bulunuyor. Hafta sonlarında rastgele yürümek yerine, bu durumu küçük bir planlamaya dönüştürebilir, bu rotaları hedef tutarak kendinize keyifli izin dönemleri yaratabilirsiniz. Bu konu hakkında bilgi almak isterseniz, bizimle irtibata geçmeniz durumunda sizleri bu konuda çalışan dostlarımız ve büyüklerimize yönlendirebiliriz. Yeri gelmişken, bizleri Kültür Rotalarımız hakkında her fırsatta bilgilendiren, tanıtım gezileri sayesinde bu bölgelerde misafir eden tüm Türkiye Kültür Rotaları Derneği ekibine de ayrıca teşekkür ederiz. Derneğin kapsamlı çalışmalarında yer alan bazı rotaları yazalım size.

Likya Yolu

Aziz Paul Yolu
Kars – Sarıkamış Parkurları
Frig Vadisi
Ağrı Dağı
Gastronomi Yolu
Hitit Yolu
İstiklal Yolu
Sultanlar Yolu
Yenice Ormanları
Küre Dağları Parkurları
Via Egnatia
Evliya Çelebi Yolu
Hz. İbrahim Yolu
Karia Yolu
Idyma Yolu
Kaçkarlar

Doğa Yürüyüşü – Trekking için dikkat etmeniz gerekenler
1-Doğa yürüyüşü minimum iki kişiyle yapılır. Kaşif olmaya çalışmayın. Can güvenliği her zaman önce gelir.
2-Doğa yürüyüşünde rekabet ve bencillik yoktur. Bütünlük ve paylaşım vardır.
3-Doğa yürüyüşü için gidilen parkur rehber eşliğinde yürünür (yürüyüş rehberi; bölge bilgisi, yürüyüş kondisyonu, yürüme tecrübesi, harita-yön bilgisi olan ve ilgili çevrede kendini kabul ettirmiş kişidir)
4-Doğa yürüyüşünde uyulması gereken kuralları öğrenin, bilmeyenlere yürüyüşten önce öğretin
5-Konuya özel etkinlikler dışında mantar toplamayın hatta dokunmayın. Mantarların sporları (tozları) bile zehirleyebilir.
6- Doğaya saygı gösterin, çöplerinizi ormana bırakmayın. Yalnızca birkaç saat dayanacağını bile bile çiçekleri yolmayın. Köklemeyin. Özetle; Her şeyi bulduğunuz gibi veya daha iyi bırakın.

Doğanın tadını çıkarma vakti…

Bu yazı Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır. Marka tescilimiz bulunmakta, fotoğraf ve yazılarımız telif hakkı taşımaktadır. Alıntı veya kopyalama yapılması durumunda referans olarak Günaydın Gezginler ismi ve sitemize bağlantı verilmesi gerekmektedir. E-posta adresimiz gunaydingezginler@hotmail.com