Günaydın Gezginler Kültür Tarih Gurme Doğa Fotoğraf Gezi

Bitlis’te 5 minare

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

 

“Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel.
Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.”

Rus işgalinden nasibini almış nice şehirlerimizden biridir Bitlis. Kasvetli ve esrarengiz havasının bir nedeni de tarihin ağırlığındandır diye düşünüyor insan.
bitlis girişi_01Metrelerce karın altında, buz gibi bir kış günü ilk adımımı attım Bitlis’e. Biraz da bilmediği şeyden korkar insan. Tanımadığı kavramlardan, canlılardan, şehirlerin arka sokaklarından. Bu yüzden olsa gerek, arabadan inerken bile tereddüt edeceğim, yanından geçip gitmek istediğim bir yer sanmıştım ilk anlarda.

Alelacele Mutki taraflarından dönüyorduk. Hava kararmadan yolları geçip, Van’a ulaşmalıydık bize tembihlenenler doğrultusunda. Ne de olsa “doğu” kelimesi geçtiği anda “aman dikkatli olun” ile başlayan cümleler kurmaya meraklı bir batı toplumuna sahip bir ülkede yaşıyoruz. Biz de bilmediğimiz yer olmasından dolayı, gaz pedalına yükleniyorduk. Bitlis’e 1-2 km kala bir balcı görene kadar. Arabayı durdurup, kapıları açıp inmemizle birlikte bir kişi bize doğru yanaştı şaşkınlık ve misafirperverlikle. “buyrun abim ablam, hoşgelmişsiniz.”

Aslında Bitlis zaafım böyle başladı. 3 Bitlisli yüreği temiz insan sayesinde.

Biz arabadan indik. İner inmez avuçlar dolusu ceviz ayıklayıverdiler göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçen bir sürede. Oysa ki yol sormak için mi durduk bal satın almak için mi onu bile bilmiyorlardı. Sadece büyük şehirden geldiği ayan beyan ortada olan 2 kişiyi ağırlamaktı tek amaç, hepsi o kadar.

bitlis girişi_02Havanın kararmasına 2 saat vardı ve aklımızda tembihler. Biz o güzel insanların derme çatma yol üstü tezgahlarının yanında ayaküstü sohbet ederken, nerden gelir nere gideriz anlatmaya başladık, sonra bir baktık hayat hikayelerinin içerisinde bulduk kendimizi. Onlar bize, biz onlara, onlar bize imrenir biz onlara. Onlar cehaletten yakınır, yoksunluktan, biz tükenmiş ilişkilerden, küçülmüş ailelerden. 

Onlar mahsulsuzlukten, biz özel sektör kurbanlarının çektiklerinden. Tezgahlarının yanında dinlenmek, vakit geçirmek için kurdukları sacdan baraka içerisinde o sımsıcak sobada demlenen çaylarına ortak olduk. Hapis günlerindeymişçesine veya güzel zamanlarında barakanın duvarlarıyla paylaştıkları ilginç sözlere güldük uzun uzun. Zaman, mekan, yabancılık endişesi olmadan. 

Bitlis’e dair o kapkaranlık perde böyle aralandı işte. Işık bir kere sızmaya görsün…

2 saat geçmişti ve bizim gönlümüz bugün bile Bitlis’te o küçücük tezgahın sahiplerinin güzel sohbetlerinde…

bitlis ihlasiye medresesi_000

Çeşitli kurumsal işlerden dolayı, zaten küçük bir şehir olan Bitlis’i sokak sokak dolaşmak durumunda kaldık. Uğradığımız noktalardan birisi, tarihi yapıların oldukça merkezindeydi. Komutanlığın yakınına arabayı park ettiğimizde İhlasiye Medresesi’nin arka bahçesinde olduğumuzu fark ettik. Her yer kar olunca, küçücük bir yapıyı ışıklarla süsleyip dev bir şaheser gibi göstermeye meraklı büyükşehirlerden birinde de olmayınca, zor oluyor ilk anda bir binayı fark etmek. Girelim bakalım dedik. Oradaki görevli bir bey, elinde çay tepsisi, içten bir selamlamanın peşisıra, hem küçük bir tanıtım yaptı, hem yolu gösterdi, hem festivallerinden bahsetti.

bitlis ihlasiye medresesi_03

Kendimizi medresenin içerisindeki mini sergide buluverdik.
İşlerimizi halledip yola koyulduğumuzda, aklımızda planlar uçuşuyordu, acaba bir festivalde gelebilir miydik Bitlis’e? Ne garip. Daha dün, işimizi bitirip kaçmayı düşündüğümüz bir şehirdi burası…

Sokaklardan dolaşa dolaşa inerken, surların altından geçtiğimizi farkettik. Şehrine bu kadar kaynamış pek kale görmemiştim. Ya şehri ikiye bölerdi surlar, ya da müze gibi kalırdı içindeki yapılarıyla. Burada ise istinat duvarı gibi, cadde boyunca dimdik ayaktaydı.

bitlis isa kalkan ev3lüMüştakbaba Mahallesi’nde Atatürk’ün Bitlis’e 1916 yılında silah arkadaşları ile geldiğinde halkın sorunlarını dinlemek ve dinlenmek amacıyla kaldığı ev de bulunuyor. 1899 yılında inşa edilen evde, Osmanlı ve Selçuklu mimarisi ve kültürünü anlatan geometrik şekiller ve süslemeler göze ilk çarpan detaylar. Giriş kapısında Safranbolu evleri gibi, ses tonundan gelen misafiri ayırt edebilmek için her biri farklı tonlarda ses veren haremlik selamlık kapı tokmağı bulunuyor. Kapı üzerinde Hz. Süleyman mühürleri, geometrik şekiller ve Selçuklu tuğraları bulunuyor. Odalarda ise cevizden yapılma işlemeler ve kökboyası ile yapılmış süslemeler oldukça gösterişli.

Gelelim meşhur minarelere ve biraz tarihe…

Bitlis’te Beş Minare…

5 minare

1916 yılındaki Rus savaşı ve işgali döneminde Bitlis’te her tarafın tahrip edilmesinden sonra ayakta kalan 5 adet tarihi cami yani 5 adet minareden 4 tane minarenin yeri biliniyor. Şerefiye Cami, Ulu Cami, Meydan Cami ve Gökmeydan Cami. Beşinci cami ve minaresi hakkında net bir bilgiye ulaşılamamış, nerede olduğu, ne zaman yıkıldığı bilinmiyor. 5. minare yani caminin Kalealtı (Kale) Camii veya Kadri Camii olabileceği ise sadece söylenti. Son yapılan araştırmalarda ise Huma Hatun tarafından Abbasiler döneminde yapılan Hatuniye Camii’nin yıkık minaresinin beşinci minare olabileceği üzerine yoğunlaşılmış.


şerefiyeŞerefiye Külliyesi ve Camii

1528 yılında IV. Şerefhan tarafından yaptırılmıştır. Cami, medrese, imaret ve türbeden oluşur. Mimari zenginliği ve özellikle giriş kapısındaki süslemelerle dikkati çekmektedir. Ziyarete açıktır.

Ulu Cami
1150 yılında Ebu’l Muzaffer Muhammed tarafından yapılmıştır. Altı kemer üzerine inşa edilmiştir. Selçuklu mimarisinin güzel örneklerindendir. Dış görünüşündeki özellik kıble tarafında bulunan konik külahlı dış örtüsü ile camiden ayrı bir kule şeklinde yükselen minaresidir. Kitabesinden anlaşıldığına göre minaresi 1492 yılında yapılmıştır. Minare, restorasyon çalışmaları sonrası orjinalliğini kaybetmiştir. Ziyarete açıktır.

Gökmeydan Camii
Cami kitabesinde 1801, minare kitabesinde ise 1924 tarihleri kayıtlıdır. Sivri kemerli anıtsal birkaç kapısı vardır. Bahçe içinde bulunan caminin kıbleye bakan dış yüzünde özenle işlenmiş mimari süslemelere rastlanır. Minaresi çok kaliteli bir işçilik ile süslenmiştir. Minare üzerinde süsleme unsuru olarak geometrik motifler, minik rozetler ve kaval silmeler kullanılmıştır. Ziyarete açıktır.

Meydan Camii
16 yy başlarına dayanan bir tarihi vardır. Yalnızca minaresi ayakta kalmıştır, Cami kısmı 2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden yaptırılmıştır.

Hatuniye Camii
Abbasilerden Evhadullah Sultan-ın kızı Huma Hatun tarafından Hicri 2. asırda (yani Miladi 850’lerde) yapıldığı rivayet olunur. Kubbe ve kemerler yıkılarak toprak dama çevrilmiştir. Tarihi özelliğini kaybetmiştir.

Sultaniye Camii (Şeyh-ül Garip Camii)
15. yy’da yapılmıştır. 2011 yılında başlatılan son kazı çalışmalarında bahçesinde 250 yıllık kalıntılara rastlanmıştır. Osmanlı dönemine ait olduğu tahmin edilen kalıntılar arasında mezarlar, odalar, havuz, ocak, banyo ve değirmen taşları bulunurken, odalardan birinde de mermer üzerine işlenmiş 110 yıllık olduğu belirlenen kitabe ortaya çıktı.

 

bitlis kızılmescit camiKızılmescit Camii
Yapılış tarihi belli değildir. Ancak 600 yıllık bir geçmişe olduğu düşünülen tarihi binanın kitabeleri 1507 ve 1863 yıllarında onarımdan geçtiğini gösteriyor. Daha önceden kilise olarak kullanıldığı tahmin edilen caminin arka kısmına yakın dönemde taziye evi yaması yapıldığı için genel yapısı biraz özgünlüğünü kaybetmiş.

Ana yapı, yörede sıklıkla karşılaşılan kırmızı taşlardan inşa edilen Bitlis evlerinin genel görünümüne sahiptir. Kareye yakın biçimdeki esas ibadet mekanı ile bunun doğu ve kuzey yanlarını kuşatan ekler olmak üzere iki ayrı kısımdan oluşur. Ek kısımlar, sonradan yapılmış basit bir yapıdır.

Şehirde bulunan gezilebilecek diğer camilerden bazıları Merkez Kızıl Cami, Dörtsandık, Ayne’l –Barid, Şeyh Hasan, Alemdar, Kureyşi, Taş, Ahlat İskender Paşa, Emir Bayındır Camileri.

Şeyh Mehmed-i Küfrevi Türbesi
İnönü Mahallesi’nde yer alır. 1898 yılında yapılmış bir ziyaretgahtır. Genel Bitlis mimarisinden farklıdır. Küfrevi Konağı bahçesindedir.

Şeyh Babo (Üryan Baba) Türbesi ve İhlasiye külliyesi içinde yer alan, Hoca Hasan, Ziyaeddin Han, II. Şerefhan, Üçbacılar, Veli Şemsettin Türbeleri şehirdeki diğer türbelerdir.

bitlis kalesiBitlis Kalesi
Şuan sadece kaya bloğu üzerine oturtulmuş, zamanın etkilerine yenik düşerek toprak içine gömülü kalmış bir kale olsa da, M.Ö. 330 yılına kadar uzanan bir tarihte içerisinde saray, han, evler, cami, çarşı, bedesten gibi yapılara ev sahipliği yapmıştır. 7 metre kalınlığında surlarıyla oldukça güçlü bir görünüme sahiptir. Bitlis evlerini görebileceğiniz, şehre hakim bir konumda.

bitlis ihlasiye medresesi_0İhlasiye Medresesi

Selçuklular döneminde 1216 tarihinde yaptırılmış, 1589 tarihinde Bitlis hanlarından 5.Şerefhan tarafından onarılmış. Klasik Selçuklu mimarisine sahiptir. Dikdörtgen planlı, düz damlı ve kubbesizdir. 3 ana bölümden oluşur. Dini İlimler Bölümü, Pozitif İlimler Bölümü, Kütüphane. Bahçesinde Veli Şemsettin, Ziyaeddin Han, II.Şerefhan ve Üçbacılar Türbeleri ziyaretgahları vardır.

101_1737

İhlasiye Medresesi bahçesindeki diğer yapılar

I.Ziyaeddin Han Türbesi, medresenin güneyinde yer alır. Üstü kesik görüntülüdür. 1394 yılında ölen Ziyaeddin Han’a ait olduğu düşünülmektedir.
II.Şerefhan Türbesi, Güney uçta yer alır. 15.yy da yapıldığı tahmin edilmektedir. Sekizgen prizma şeklinde gövde ve piramidal külahtan oluşmaktadır.
Üçbacılar Türbesi, dikdörtgen planlıdır. II.Şerefhan’ın kızlarına ait olduğu düşünülmektedir.
Veli Şemseddin Türbesi, batıda kalmaktadır. 1421’de ölen Veli Şemseddin’e ait olduğu düşünülmektedir. İki kübik bölümden oluşur. İçerisinde 4 çilehane bulunur.
Medrese bahçesinde İl Kültür Turizm Müdürlüğü’ne bağlı olarak hizmet vermekte olan “Harik” Üretim Atölyesi bulunuyor. Kış mevsiminde gitmiş olmama rağmen imalat sürüyordu. Ancak ürün çeşidi azdı.

Şehirdeki diğer medreseler: Yusufiye Medresesi, Nuhiye, Hatibiye, Şerefiye, Şükriye, Hatuniye, Ahlakiye, Haci Begiye, Haliliye ve Tağki İslâm Medreseleri

El Aman Kervansarayı
DSCN6987Belki de Bitlis’te görebileceğiniz en özenli, en güzel restore edilmiş, en rahat gezebileceğiniz ve en etkileneceğiniz yerlerden birisidir. Bitlis Tatvan karayolunun 13.km.sindedir. Anadolu’nun en büyük kervansaraylarındandır. 1571-72 yılları arasında Van Beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kervan yolu hac yolu ve ipek yolları kesişme noktasında yer alır. Dükkan cami ve hamamları bulunmaktadır. 2007-2009 tarihlerinde Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. 5 bölümü var.
Avlu, Hamam, Koridor hizmet, Batı ahır, Kuzey ahır bölümlerinden oluşuyor.
Çeşitli sergiler ve etkinlikler için tartışmasız en güzel mekan haline gelmiştir. Şuan ki idare, üniversite bünyesindedir. Bitlis’te atıl durumda kalmış bir çok muhteşem yapıyı gördükten sonra El Aman’dan içeri girince kendinizi bir büyük şehir mekanında zannedebilirsiniz.
Şehirdeki diğer han ve kervansaraylar, Hatuniye (Hazo) Hanı, Papşin (Hüsrev Paşa) Hanı, Başhan Hanı, Şerefiye, Arasa, Yusufiye, Duhan ve Kokoz Zal Paşa hanlarıdır.

karısık

ahlat 2 ahlat 1

Ahlat Selçuklu Mezarlığı
Tüm İslam dünyasının en büyük mezarlığıdır. 3 tip mezar taşı vardır.

Şahideli mezarlar: Orta Asya’da 7 yy da görülen stilize insan heykellerinin islami etkiyle değişime uğramış örnekleridir. Üzerinde Şamanizm inanışının 12 hayvanlı Türk Uygur takviminin hayvanlarından örnekler yer alır.
Sanduka Mezarlar: Makamlar genelde bu mezar taşlarında görülür
Oda Mezarlar (Kurgan): Orta Asya Türk Tümülüs mezarlarıdır. İçlerindeki cesetler genelde mumyalıdır. Zenginler ve beyler için yapılmıştır. 12 tane tespit edilmiştir.

kumbet1

kumbet2

Ahlat Kümbetleri
Klasik Selçuklu anıt mezarlarındandır. İlçe civarında 14 adettir. Altlarında mumyalar bulunmaktadır. Erzen Hatun Kümbeti, Karakoyunlu dönemine ait tek kadın kümbetidir. Emir Bayındır Kümbeti, Çifte Kümbet, Emir Ali Kümbeti, Usta Şagirt Kümbeti, Abdurrahman Gazi Türbesi bunlardan bazılarıdır.

Ahlat İskender Paşa Cami
1584 tarihinde Yavuz Sultan Selim zamanında İskender Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde genişletilmiştir. Osmanlı Mimarisinin tipik örneklerindendir. Ziyarete açıktır.

Ahlat Mağara Evleri (Harabeşehir)
Ahlat Ovakışla beldesi yolu üzerinde Ahlat merkeze 5 km uzaklıktadır. Mağara evler Harabeşehir ve Sultan Seyit dereleri, Kırklar Vadisi, Madavans deresi, Yuvadamı Köyü yakınları Gaban Deresi Vadisi ile Harabe Hulik Köyü yakınlarındadır. En az 500 adet mağara bulunmaktadır.Neolitik çağdan itibaren kullanıldığı tahmin edilmektedir. Coğrafi koşullar, doğal afetler, savaşlar ve istilaların, insanları mağara kullanımına yönelttiği tahmin edilmektedir.Yapay mağaralar tek ve iki katlı oyuldukları gibi, bazıları ise galeri tarzında oluşturulmuş olup, galeriler henüz araştırılamamıştır.  Şuan arkeolojik sit alanı olsalar da, yöre halkı saklama koşullarının uygunluğu nedeniyle erzak deposu olarak kullanmaya devam ediyor. Yakınlarında bölgenin en büyük tarih öncesi mezarlığı mevcuttur.

 

madavans köyü kaymakamlık kesilmisAhlat Madavans Köyü Mağaraları
Ahlat İlçesi’nin Kulaksız Mahallesi üst kısmında, Kaş deresi içerisinde yer alır. 19. yüzyıla kadar Hıristiyan köyü olarak önemli bir inanç merkezi olmuştur. Vadi içerisinde hala kiliseler bulunuyor. Dik yamaçlardaki mağaraların önleri kesme taşlarla örülerek konut durumuna getirilmiştir. Bu vadide yarısı kayaya oyulmuş bulunan bir de kilise bulunuyor. Yetkililerin aktardığı bilgiye göre bu kilisenin, havari Apostle Thaddew tarafından yapıldığı düşünülmektedir. 1930’lu yıllardan sonra tamamıyla terk edilmiş Madavans Köyü, büyük ölçüde tahrip olmuştur.

Adilcevaz Tuğrul Bey (Zal Paşa) Cami
Adilcevaz-Ahlat yolu üzerinde, göl kenarındadır. 16. Yüzyılda Zal Paşa tarafından yenilendiği tahmin edilen caminin üzerinde on iki küçük kubbe bulunmaktadır. İbadet saatleri dışında sürekli ziyarete açıktır. (Kaynak, Bitlis İl Kültür Turizm Müdürlüğü)

Ayrıca;
Adilcevaz Meryemana Kilisesi
Mutki Beyaz Kilise

Nemrut Dağı ve Kalderası Tabiat Anıtı

karısık2
Nemrut Kalderası, yaklaşık 10 kilometrelik genişliğiyle dünyanın en büyük kraterlerinden birine sahiptir. Üzerindeki krater gölü, dünyanın en büyük ikinci kaldera gölüdür. 2.950 metre yüksekliktedir. Suskunluk devresinde olası yüksekliği 4.450 m. olan Nemrut Dağı son hareketliliği 1440 yılında yaşamıştır. Patlamalar sırasında tepe kısmından yaklaşık 1000 metre kaybedip kesik koni şeklini almıştır. Krater genişliği yaklaşık 48 km karedir.

İkisi devamlı, üçü mevsimlik olmak üzere beş göl bulunmaktadır. En büyük olan yarım ay şeklindeki gölün derinliği ortalama 100 m civarındadır. Göller, bodur çalılıklar ve göl yüzeyinden 690 m. yükselen kayalık krater duvarlarıyla çevrilidir.
Yeşil renkli Ilıca Gölü’nün alanı 30 kilometrekare, derinliği 8 metre civarındadır. Kışın bile donmaz. Ilıca Gölü içinde ve çevresinde çok sayıda sıcak su kaynağı yer alır. Gölün içinde yer alan mineral madde miktarı yüksek olup, bu özelliği ile bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
Ilıca Gölü’nün çevresinde sıcak su kaynaklarından başka sıcak buhar bacaları da yer alır. Astım, bronşit, romatizma gibi bazı hastalıklara iyi geldiği söylenmektedir. Nemrut Krater Gölü’nde aynalı sazan balığı bulunmaktadır. Nemrut Kalderası’nın Tabiat Anıtı olması ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında korunması nedeniyle herhangi bir balıkçılık faaliyeti yapılmamaktadır.

Ayrıca size küçük bir not düşelim. Buralar volkanik bölge malum. Dağın tepesine çıktığınızda bütün kalderaya dağılmış obsidyenlerden küçük bir tane hatıra olarak alın yanınıza. Büyük şehirlerde dükkanlardan para verip alacağınıza anısı olsun.

Obsidyen
Volkanik magma yer yüzüne püskürdüğünde, aniden soğur ve katılaşırsa, volkan camı olarak da adlandırılan Obsidyen oluşur. Çoğunlukla Siyah renklidir ancak kahverengiveya yeşiline de rastlayabilirseniz şanslısınız. Bu taş da toplumsal yönlendirmelerden nasibini almış ve çeşitli anlamlar yüklenmiş. Kimi der ki sindirim sistemine iyi gelir, kimi der ki ruhunuzu olumsuzluklardan uzaklaştırır. Bizim içinse anıları canlandırması yeterlidir.

Nemrut Kayak Tesisi
Beyaz ile mavinin, kar ile suyun kucaklaştığı bir coğrafyaya sahip olan Bitlis, Alp disiplininde başarılı kayakçıların memleketidir. Nemrut Kalderası Tabiat Anıtı’nın, Van Gölüne bakan güney yamacına inşa edilmiştir. 2550 m lift uzunluğuna, 1000 kişi/saat taşıma kapasitesine sahiptir. Efsanevi Volkanik dağ Nemrut’un sırtında gezmek, Van Gölü havzası etrafındaki yüksek volkan dağlarına el sallamak, Van Gölü manzarasında kaymak, bir çok şeye bedel olsa gerek. Bunun farkında olan Bitlis Eren Üniversitesi de çeşitli organizasyonlarla Bitlis Kayak Merkezi’nde faaliyetler düzenliyor.

Kiralama ile ilgili detaylı bilgi için Bitlis İl Özel İdaresi ile irtibata geçebilirsiniz 0434 226 5920-22
Kayak Merkezi ve konaklama için Nemrut Kardelen Otel 0530 301 63 53  www.nemrutkardelenhotel.com

Hava durumu ve kar kalınlıkları son durumu için buraya tıklayınız: Meteoroloji Genel Müdürlüğü

“Van Denizi”
Türkiye’nin en büyük gölüdür. Üçte ikisi Bitlis sınırlarındadır. Suyu acı tuzlu ve sodalıdır. Sahilleri ile turizme imkan sağlar. Yolcu ve yük gemileri kıyıları birbirine bağlar. Hatta Demiryolu bağlantısı da Van Gölü üzerinden yapılmaktadır. Tatvan ilçesinde son bulan Anadolu demiryolu ağı, Feribotlarla Van’a geçiş yapar.

Önsöz
Bitlis pek ayaküstü bir yer değil. Özellikle gidilmesi gerekiyor. O yüzden pek bir garip kalmış turizm açısından. Ama gidilmeye değecek de çok yer var. İnsanların da bunu bir şekilde anlaması gerekiyor. İnsanlar gidecek ki Bitlis büyüyecek gelişecek ve tarihi yerlerin bakımını yapabilecek. Belki elinizi kolunuzu sallaya sallaya dağlarda yürüyüş yapabilir misiniz bilemeyiz ama en azından bu yukarıda adı geçen yerleri görmeniz bile sizin en az 2 gününüzü alır.
Bitlis aynı zamanda bir üniversiteye sahip. Dolayısıyla üniversiteli gençler ve akademisyenler sayesinde şehrin simasında yamaç paraşütü de görebiliyorsunuz, su sporları yapan gruplara da rastlayabiliyorsunuz, Nemrut Dağı’ndaki kayakçılara da.

Şehre ait Arıcılık Festivali organize ediliyor artık. Bölgedeki ballar Türkiye’nin en iyilerinden. Nasıl ki Karadenizin yüksek yamaçlarında, çam ormanlarının içlerinden gelen balın bir kalitesi varsa, Bitlis, Kars, Siirt bozkırlarındaki çiçek çeşitliliği sayesinde bu bölgelerden alınan balların da kalitesi oldukça yüksek. Bizzat denedik, çok da lezzetli. Küçük bir not, bal ile ilgili detaylı yazımızı ilerleyen zamanlarda okuyabilirsiniz.
Festival demişken Nemrut ve Kar festivalini de unutmamak gerekir. Kayağı sevenler ve kayak sezonunda gidenler, festival dönemini dikkate almayı unutmayın.
4058 metre ile Türkiye’nin ikinci yüksek dağı Süphan Dağı’nın da Bitlis sınırlarında olduğunu atlamamak gerek. Keşfetmenizi bekliyor…

Ne zaman gidebilirsiniz?
Bitlis, kış koşulları oldukça çetin geçen bir şehir. Güzel manzaralar yakalamak ve bol bol fotoğraf çekmek gibi bir arzunuz varsa, kışın gitmeniz, karlar altında kalmış binalardan ve soba isinden başka birey sağlamayacaktır. Evet doğru okudunuz, aşırı kar yağışı, binaların giriş kapılarını bile gizleyebilecek kadar olabiliyor bazen. Bazen de özellikle kırsalda, evler arasında kar tünelleri açtıkları oluyor insanların. Yani kış vakti gitmek zor ama imkansız değil. Benim şahit olduğum, ana yollar otoban gibi, pırıl pırıl, kırsaldaki yollar da daima açık.

Bahardan itibaren, arıların da kıymetini bildiği, o mis gibi ballarını ürettikleri uçsuz bucaksız çiçek tarlaları karşılar sizi. Nemrut Dağı’nı bir de böyle görün. Ya da Ahlat mezarlığını, Bitlis Kalesi’ni, Adilcevaz kıyılarını…

Nasıl gidebilirsiniz?
Dediğim gibi, Bitlis çok ayaküstü bir yer değil. Bitlis’e ulaşmak için 3 güzel yol var;
1- Muş Havaalanı üzerinden. Bitlis’te yaşayan bir çok kişi batı-doğu ulaşımını bu şekilde sağlıyor. Bize tavsiye edilen ilk yöntem bu idi.
2- Van Havaalanı’na uçup, Burada sizi hazır bekleyen firmadan kiralık aracınızı (4×4 mevcut) alıp, önce Van’daki kahvaltıcılar sokağında güzel bir kahvaltı yapıp, ardından yollara koyulmak. Böylece hem Van’ı görmek, hem Edremit’i, Van “denizi” boyunca güzel manzaralara dahil olmak , Akdamar adası’nı ziyaret etmek, Tatvan’a uğramak, hatta kaptırıp Ahlat ve Adilcevaz’a gitmek, rotayı Bitlis’e geri çevirmek. Dönüşte Van Kalesi ve Yedi Kilise de yapabilirsiniz.
3- Bir tura katılmak da iyi bir fikir olabilir. Kuzeydoğu veya Doğu Anadolu turlarında yer veriliyor zaman zaman Bitlis’e. Eğer zamanınız var, 1 haftalık gezecek gücünüz var ise, birileri beni gezdirsin, rota çizmek beni yoruyor, yapamıyorum diyorsanız, ben beceremem kaybolurum diyorsanız, bu işi profesyonellere bırakın. Onlar sizi gezdirsin.

Ne yiyebilirsiniz?
Misafirlerine etli yemek sunulmazsa ayıp sayılacak şehirlerden birisi de Bitlis’tir. Sabah kahvaltıda bile et yenilebilen şehirlerden. Bu yüzden mutfakları et yemekleri çeşitlemeleriyle dolu. Bir Büryan kebabı var ki dillere destan. Meşe ve kekikle beslenen 1 yaşına gelmiş (hevur) teke ile yapılıyor. Kuyu kebabının bir çeşidi aslında. Kuyuya çengellerle asılan et, ağzı çamurla sıkıca kapatılan kuyuda alttaki su buharı ile düdüklü mantığıyla pişiriliyor. Özellikle Ağustos, Eylül, Ekim aylarında daha da lezzetli. Büryanı özellikle yaş üzüm ile yemek adetten. Bu detayı atlamayın. Avşor ise, yine büryan kebabından yapılan çorbasıdır. Bunun dışında ciğer taplemesi, katıklı dolma, has dolması, domates şilesi, murtuva, glorik, gari aşı, mumbar, gebol, çorti taplemesi, keşkek, heliz turşusu, parpar yemeği, tortuk kavurması, harse, kaysefe tatlısı…çok şey var anlayacağınız. Afiyetler olsun.

buryanburyan2

 

 

 

 

 

 

 

Büryancı Azmi Adres: Balıkçılar Sokağı No:7-8 Bitlis merkez Telefon numarası: +90 434 226 13 70

Meltem Büryan Salonu Adres: Cumhuriyet Cad. No:197 Tatvan merkez Telefon numarası: +90 434 827 3595

Büryancı Vahit Adres: Balıkçılar sok. (Şerefiye Cami karşı sokağı) No:12 Bitlis merkez Telefon numarası: +90 434 226 1892

Van Gölü Restoran Adres: Aşağı Çarşı PTT yanı Ahlat merkez Telefon numarası: +90 434 412 55 00

Kaşıbeyaz Ocakbaşı Adres: Yeni Çarşı No:1 PTT yanı Tatvan merkez Telefon numarası: +90 434 827 69 96

Ne Alabilirsiniz?
Bitlis balı, tereyağı, Adilcevaz cevizi, Ahlat Bastonu ve Harik alabilirsiniz. Harik; keçi kılı, yün ve kendirden yapılan yöresel ayakkabıdır. 1 çifti 4-5 günde ancak yapılabiliyor. Umarız hala eski ustalarına rastlayabilirsiniz. Zamana yenik düşen mesleklerden. Yine de İhlasiye Medresesi bahçesinde bir harik atölyesi bulunuyor.

Her ne kadar biz Bitlis’i ve balcıları geride bırakmış olsak da onlar bizi bırakmadı. Hala selam yollarlar bir kavanoz bala iliştirerek. Mutlu kalın güzel insanlar…

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Bu yazı Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır. Marka tescilimiz bulunmakta, fotoğraf ve yazılarımız telif hakkı taşımaktadır. Alıntı veya kopyalama yapılması durumunda referans olarak Günaydın Gezginler ismi ve sitemize bağlantı verilmesi gerekmektedir. E-posta adresimiz gunaydingezginler@hotmail.com

10 Responses to Bitlis’te 5 minare

Bir cevap yazın