Günaydın Gezginler Kültür Tarih Gurme Doğa Fotoğraf Gezi

Rodos Yeni Şehir bölgesi (Old Town çevresi)

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Old Town (Eski Şehir) bölgesinin hemen kuzeyindeki yerleşim yerine Yeni Şehir deniliyor. Adı “Yeni” olsa da buradaki Murat Reis Camisi 1600’lerin başında yapılmış.

RODOS ADASININ TARİHİ (ÇOK KISA)
Adadaki en eski buluntular MÖ 3000’lere kadar uzanıyor. Old Town, Kritinias ve Kameiros bölgeleri adanın bilinen en eski yerleşim yerleri. MS 58’de Aziz Pavlus’un (Tarsus’lu Aziz Paul) ziyaret ettiği ve kilise topladığı için ada tüm Hristiyanlar için Hac mekanı olarak kabul edilmektedir. Rodos adası MÖ 480’lerde Antik Yunan, MÖ 230’larda Roma, MS 320’ler Bizans, 620 Sasani, 622 Bizans, 654 Muaviye (müslüman Arap), 658 Bizans, 672 Muaviye, 678 Bizans ortaçağ, 1082 Venedik, 1090 Çaka Bey, 1092 Bizans, 1098 1. Haçlı Seferi, 1107 Bizans, 1248 Ceneviz, 1264 Bizans, 1309 St. Jean Şövalyeleri ortaçağı, 1522 Osmanlı, 1912 İtalyan, 1943 Alman, 1945 İngiliz ve 1947’den bugüne Yunanistan yönetimlerinin izlerini taşıyor. Hospitalier Cavallier (koruyucu, hasta bakıcı, şifacı şövalyeler) döneminde Rodos adası Akdeniz ve Ege Denizi ticaretinin merkezi, doğu batı ve güney kuzey gemi rotalarının kesiştiği adalardan biri. Ticaret merkezi olarak Girit’ten daha önemli bir yere sahip. Ada üzerindeki çok sayıda kale, liman, askeri yapı, dini yapı ve sivil mimari örnekleri adanın zenginliğinin ve bu nedenle adayı koruma ihtiyacının işareti olarak günümüze kadar gelmiş. Osmanlı döneminin ilk yıllarında ada ticaret merkezi olarak kullanılmış ama 1700’lerden itibaren Akdeniz deniz ticareti önemini kaybetmeye başlayınca daha çok askeri üs olarak kullanılmış. 1800’lerin başında adada tophane ve tersane kurulmuş. 1912 yılındaki 2. Balkan Harbinde Osmanlı ordusu Rus ordusu karşısında yenilirken, Ruslar Ege adalarını savaş tazminatı olarak isteyecekler, İtalyanlar bir çözüm öneriyor; “12 Adaları bize verin sizin için koruyalım, karşılığında gelir paylaşımı ve Trablus – Libya sorunlarını askıya alalım” diyorlar. Osmanlı devleti İtalyanların önerisini kabul ediyor, Balkan Savaşını kaybeden Osmanlı Rusya’ya tazminatlarını ödüyor ve 1913 yılında İtalyanlardan 12 Adaları istiyor, İtalyanlar da “o anlaşma eskidendi” diyor ve 12 Adalar İtalyanlarda kalıyor.

RODOS ŞEHRİ (Rodos Adası’nın merkezi ve 12 Adaların başkenti)
Adanın ismi Rodos, şehrin ismi de Rodos. Rodos şehri adanın kuzeyinde yer alıyor; Yunanlılar Rodos şehrinin merkezine “Old Town” diyor ve Rodos adası resmi olarak 12 Adaların (Dodecaneses) başkenti kabul ediliyor. Rodos – Old Town şehrinin sınırları adanın en kuzeyi olan Zonari Burnu ile Eski Kent’in güneyindeki Rodini Park arasında kalan ve batı sahilinden doğu sahiline uzanan bölge, burası adanın en kalabalık yeri.

Old Town (Eski Kent), Yeni Rodos, Akropolis gibi semtler Rodos şehir merkezinin sınırları içerisinde. Yatların ve gezi teknelerinin durduğu “Mandraki Limanı”; yat, feribot ve cruise gemilerinin geldiği “Kolona Limanı” ve şilep – kargo gemilerinin geldiği “Akandia Limanı” da Old Town semtinin içinde.

Rodos kentinin Eski Kent bölgesinin (Old Town) dışında hemen kuzeyindeki Yeni Rodos semtindeyiz. Batıya giderseniz Archbishop Hrisantou meydanına ve anıtına ulaşırsınız, burası havalimanına ve Monte Smith tepesine giden yolun başıdır. Bu bölgede yaklaşık 4 km uzunluğunda kumsal, yol boyunca oteller, kafeler, restoranlar ve tavernalar var. Batı sahili kum – çakıl karışımıdır, denizi dalgalıdır.

Hrisantou meydanından kuzeye, Aquarium’a giderken yolunuzu kesen Mandilara sokağında biraz gezin. Burası araç trafiğine kapalı, hayat akşam 9’dan sonra başlıyor. Eski evler, kafeler, kiliseler, metropolitlik kilisesi ve yetimhane, market, restoranların olduğu oldukça hareketli bir sokak.

Zonari Burnu: Adanın tam kuzeyinde Rodos Aquarium (Akvaryum Müzesi), Enidriou Meydanı ve Georgi Haritou Meydanı bulunmakta. Akvaryum’un doğusunda Elli Plajı (Elli Beach) yer alıyor, plajın yaklaşık 3 km uzunluğundaki sahili boyunca adanın en büyük kumarhanesi olan Grand Rodos Casino, Mediterranean Hotel gibi kapasitesi büyük oteller ve kafeler burada sıralanıyor. Elli Plajı kum – küçük çakıl karışımıdır, deniz temiz ve sakin, sahil çok temizdi ve sahilde ada yerlisinden çok daha fazla turist vardı.

Kumburnu plajları: Adanın kuzeyinden doğuya doğru denizi takip edin, bu bölgeye Kumburnu denilmektedir. 1915’lerde İtalyanlar tarafından yapılan devlet binalarına gelirsiniz. 1912-1943 yılları arasında Rodos adası İtalya yönetimindeyken yapılan bu yapılar Ulusal Tiyatro Binası, 12 Adalar Valilik Binası, Rodos Valiliği, postane binası, mahkeme – adliye binası, Rodos Belediyesi, Rodos Metropolitliği ve Evangelismou (Kutlu Haber – Annunciation) kilisesi gibi yaklaşık 100 yıllık binalardır. Kutlu Haber kilisesinin çan kulesine İtalyanlar döneminde saat eklenerek çan – saat kulesi olmuştur. Çan sadece özel günlerde kullanılmaktadır.

Murat Reis Külliyesi ve Camisi: Kumburnu bölgesindeki Ulusal Tiyatro Binası’nın hemen arkasında Murat Reis Külliyesi minaresiyle göze çarpar. Murat Reis, Preveze Savaşı’ndaki donanma komutanlarımızdan biridir ve 1600’lerin başında Hint Okyanusları Donanma Komutanı olan ünlü denizcimizdir, mezarı caminin bahçesindeki mezarlıktadır. Murat Reis Camisi bakımsızlıktan dolayı ziyarete kapalı, kubbenin içi ve caminin dış cepheleri yıpranmış durumda. Tek katlı, yuvarlak kubbeli ana yapıya bitişik halde, tek minaresi ve minarede iki şerefesi bulunmaktadır. Murat Reis Camisi’nin bahçesi 1650’lerde Rodos’ta Devlet Mezarlığı olarak kullanılmaya başlanmış. Bahçesinde kümbet tipi 7 adet mezar ve kümbetsiz 30 kadar mezar bulunmaktadır. Kümbet tipi mezarların en önemlisi Murat Reis’e (ölümü 1609) aittir. Diğer kümbet ve mezarlar farklı dönemlerde Rodos’ta görevlendirilen veya Rodos’a sürgüne gönderilen Osmanlı paşalarına, görevlilerine, Kırım Hanlarına, prenslerine ve İran Safevi şahzadesine aittir. Bir ayrıntı, Rodos Adası 1700’lerden itibaren Osmanlı tarafından sürgün yeri olarak kullanılmış.

Evangelismou (Kutluhaber) kilisesi: Tiyatronun tam karşısında, deniz kenarındaki Evangelismou Kilisesi var, 1920’lerin başında yapılmış. Kiliseye bitişik bina Rodos Metropolitliği olarak yapılmış. Binanın arkasında, kanatlı kadın – melek heykel kompozisyonuyla yapılmış Zafer Anıtı bulunmaktadır. Rodos 1947 yılında Yunanistan’a verilince bu heykel dikilmiştir. Zafer heykelinin olduğu bölge Mandraki Limanı’nın girişidir.

Mandraki Limanı: Liman ağzında 2 sütun bulunmaktadır. İtalyanlar 4 Mayıs 1912’de Rodos’u işgal edince, sütunların üzerine Osmanlı döneminde Rodos tophanesinde dökülen gülle atan toplardan ikisini yerleştirmiş, sembolik ama Osmanlı’ya gözdağı olarak. 1948’e kadar toplar orada kalmış. Yunanlıların kontrolüne geçtikten sonra toplar kaldırılmış ve sütunların üzerinde birer adet geyik heykeli konulmuş. Karaya yakın olan sütunun üzerinde erkek geyik ‘Elefos’, karadan uzak sütunda ise dişi geyik ‘Elefina’ heykeli bulunuyor.

Mandraki limanındaki bu sütunlar Rodos Heykeli olarak bilinen ve Helenistik dönemde Dünyanın 7 Harikasından biri sayılan Apollon heykelinin (Colossus = Anıtsal da denir) ayaklarının bulunduğu yer olarak kabul ediliyor. Heykelin yeri, büyüklüğü ve şekliyle ilgili farklı hikayeler yüzyıllardır anlatılmakta, önemli olan heykelin hikayesiyle adanın ün kazanmış olması. En kabul gören şekliyle hikaye şöyle: Mandraki Limanı girişine yapılan heykel MÖ 282’de tamamlanmış, yüksekliği 33 metreymiş. MÖ 226’da deprem olmuş ve bronzdan yapılan heykel dizlerinden kırılmış, büyük kısmı denize gömülmüş (buradaki su derinliği 4-8 metre arasında). Heykel o haliyle 660’lara, Arap istilasına kadar su içerisinde kalmış. Bu tarihte bronz heykeli hurda olarak Arap veya Yahudi tüccarlar satın almış ve başkalarına satmışlar. Aslında hikaye akla yatkın; Roma İmparatorluğu 395’te yıkıldıktan sonra 1650’lere kadar tarihi koruma bilinci yoktu. Hıristiyanlığın ilk yıllarından itibaren Bizans ve Vatikan etkisindeki tüm ülkelerde Pagan – Putperest işareti taşıyan tüm yapılar – anıtlar değiştirildi veya yıkıldı. Roma, İstanbul, Atina, Efes, Bergama gibi kentler din adına yapılan bu yıkımları en sert yaşayan yerlerdir.

Yeni Çarşı: Mandraki Limanı ile Old Town (Eski Kent) arasında, deniz kenarındaki beyaz geniş bina Yeni Çarşı denilen pazar yeridir. Burası 1895-98 yılları arasında Osmanlı döneminde yapılmış. Bence orijinal plana göre han olarak yapılmış, dışı ve içi “Şanlıurfa Gümrük Han”ına çok benziyor. Dış duvarları daire şeklinde, iç kısmında dükkanlar ve restoranlar bulunuyor. Orta avlusu geniş bir açıklığa sahip, havuz ve ağaçlar bulunuyor. Bazı kitaplarda ve haritalarda buraya New Bazaar (Yeni Pazar), bazılarında ise Fish Market (Balık Çarşısı) deniliyor.

Eski Kent’in (Old Town) kapıları: Feribottan indiğiniz Kolona Limanı, Eski Kent’in (Old Town) dışıdır. Eski Kent’in denize bakan kapılarını kuzeyden güneye sıralarsak;
Mandraki Limanı’na bakan, Yeni Çarşı’ya yakın kapısı Elefterias Gate (Özgürlük Kapısı),
Tam doğuda otobüslerin geçtiği, yat limanına bakan kapı Tarsana Gate diğer adı Arsenal Gate (Tersane Kapısı),
Çift kuleli kapı Marine Gate (Kolona Limanı Kapısı),
Önünde tek katlı 200 yıllık bina (gemi barınağı) olan Virgin Mary’s Gate (Meryem Ana Kapısı),
Feribottan inince surlara baktığınızda gördüğünüz kapı St. Catherine Gate (Azize Katherina Kapısı),
Şilep ve yük gemilerinin yanaştığı büyük limanın karşısındaki kapı Akandia Gate

Feribottan indiğiniz gümrük bölgesinin olduğu yerde rüzgar (yel) değirmenlerini göreceksiniz. Yunan adalarında ve Türkiye’nin batı kıyılarında bunlar klasik yapılardır. Bazen ticari bazen askeri amaçlarla kullanılmışlar.

Şehir surlarının güneyindeki St. Anastasias Kapısı: Amboise kapısından güneye ilerleyin, surları takip edin. St. George kulesi – burcunu geçin. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos Kalesi’ne giriş yaptığı kapı olan St. Anastasias kapısına ulaşacaksınız. Hendek üzerinden köprü ile geçilen, 3 kapıdan oluşan bir savunma hattı var.

St. Francis Katolik Kilisesi: St. Anastasias kapısına geldiğinizde kuleyi göreceksiniz, kilisenin çan kulesi. Bu kilise Fransisken rahipleri adına İtalyan döneminde yaptırılmış olan adadaki az sayıdaki katolik kilisesinden birisi.

St. Rodini Park: Eski Kent’in güney duvarından St. Anastasias kapısından 3 km ileride, tavus kuşlarının serbestçe dolaştığı büyük bir park. Burası dünyanın koruma altına alınan (1920’lerde) ilk parklarından birisidir ve şehir ormanıdır.

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Bu yazı Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır. Marka tescilimiz bulunmakta, fotoğraf ve yazılarımız telif hakkı taşımaktadır. Alıntı veya kopyalama yapılması durumunda referans olarak Günaydın Gezginler ismi ve sitemize bağlantı verilmesi gerekmektedir. E-posta adresimiz gunaydingezginler@hotmail.com

Bir cevap yazın