Günaydın Gezginler Kültür Tarih Gurme Doğa Fotoğraf Gezi

Yunan Adaları – Symi Σύμη Simi

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Yaz döneminde güzel bir fırsat yakalamışken, Rodos – Kos – Symi / Simi macerasına bırakıverdik kendimizi. Biletler, oteller, püf noktaları, haritalar, hepsini hazırladık düştük yollara. Ve size her ada için ayrı yazılar oluşturduk. Buyrun Symi’ye…

Symi veya Simi adasına nasıl gidiliyor?

1 tekneAslında Symi’ye Datça’dan da gidiş olduğu söylense de, en az 8 kişi ile, biraz da keyfe keder hareket eden ve 75 Euro ücret alan Datça tur tekneleriyle gitmek çok da cazip gelmedi bize. İsterseniz Bodrum’dan Nisan Ekim ayları arasında her gün hareket eden teknelerle Symi adasına gidilir. Önemli not: Nisan Ekim ayları arasında Kolay Vize, diğer adıyla kapı vizesinden de yararlanabilirsiniz. Kapı vizesi için yolculuk tarihinden en az 10 gün önce tekne firmasına vize başvurusu için belgelerinizi vermeniz gerekir. Bu yüzden Rodos gezimizle bağladık Symi gezisini. Yaz döneminde Rodos’tan her gün Symi turu düzenleniyor. Hem adanın güneyindeki manastırı görme imkanınız oluyor, üstelik tur ücreti 30 Euro. Sabah 9’da Rodos’tan hareket ediyorsunuz, 1 buçuk saat sonra adanın güneyindeki Panormitis koyundaki Taxiarchis Michael Panormitis Manastırı’ndasınız. Symi merkezden karayoluyla gelmek isterseniz 40 dakika sürüyor.

2_panormitis outsideTur teknesinde güzel bir uygulama var. Tekneden inerken, kimse panik olmasın diye, elinde kartondan yapılmış bir saatle dikilen bir görevli arkadaş, tekneye kaçta gelineceğini işaret ediyor. Görmemeniz imkansız. Böylece İngilizce bilmiyorsanız bile sorun yok. Verilen zaman ise oldukça geniş. İlk bakışta binaların ve kulenin farklı tarihlerde ve farklı üslupta yapıldıklarını anlayabilirsiniz. Manastırın ilk yapılış tarihi kesin değil. Yeniden inşa M.S. 1783 yılında. Barok-Rönesans üslubundaki çan kulesi ise gerçekten dikkat çekici. 1911 yılında tamamlanmış. 18.yüzyılda yapılmış olan manastırda hala papazlar yaşamaya devam ediyor. Yunan denizcilerin hac yeri olan Manastır, denizcilerin koruyucu meleği Michael’e ithaf edilmiş. Tekneden inmeden başlıyoruz fotoğraflamaya. Uzaktan manastır, yakından manastır, kulesi, kapısı, tavanı derken, avluda insanlar sıralanmış. Bazılarının ellerinde süslü süpürgeler. Ortada yer alan küçük yapıdan içeriye girene kadar anlam veremedik.

panormitis candlesİçeride birçok ikonanın yanında, baş melek Michael’e özel bir yer ayrılmış. Süpürgelerin nedeni de burada çıkıyor ortaya. Duvarlardaki ikonlara yüz sürülüyor ve ardından Michael’in önündeki süpürgeyi alarak veya kendi süpürgelerini kullanarak sembolik olarak süpürme hareketi yapıyorlar. Kötülükleri uzaklaştırmak için olduğunu öğreniyor ve bizde de böyle ilginç davranışların olduğunu hatırlayarak gülümsüyoruz. Buradaki mumlar ise birçok ülkede karşılaşmadığımız kadar büyük. Yapılan bağışa göre mi değişiyor bilemedik. Ama o dev mumlar için avluda kocaman bir stand yapılmış. Aynı avluda iki ayrı müze var. Biri çok eski maket gemiler, piskopos kaftanları, metropolit tacı, ikonalar, fildişi heykellerin bulunduğu, diğeri ise büyükannelerimizin kullandığı kömür ütüsünden yer döşeklerine kadar sergilenen etnografik eserlerin olduğu iki ayrı müze. İkisi için ortak bilet 1,5 Euro. Manastır girişi ücretsiz.
Panormitis Manastırı, 20. yüzyılın başlarında Symi ile İzmir ‘kardeş’ ilan edilmiş. Bu yüzden İzmir’deki Aya Fotini Kilisesi’nin barok tarzdaki çan kulesinin bir kopyası 1905 yılında Panormitis’e dikilmiş. 1922’de büyük İzmir yangınında kül olan Aya Fotini Kilisesi’nin kalan parçaları da Symi’ye getirilmiş. Bizans freskleri ve ilginç ikonaları görmeden ayrılmayın.

Birçok Yunan adasında rastladığımız, Rodos yazımızda detaylı bilgilerini daha sonra aktaracağımız zemin mozaiklerini incelerken zamanımız doluyor. Tekneye dönüyoruz. Adanın merkezi, kuzeyde. Doğu hattı boyunca ufak tefek koylardan geçiyoruz. Bizi en çok etkileyen, 350 metrelik bir uçurumun dibinde yer alan Saint George Disalonas Koyu. Zaten tüm koyları pas geçen tekne, karayolu olmadığını anladığımız bu koya usulca bir girip çıktı aklımızın kalması için. Kaldı da.4_Saint George Disalonas bayHer yerde adı geçen ancak bir önceki koydan sonra bizde çok da cazibe uyandırmayan Pedi Plajı’nı da geçtikten sonra nihayet Symi Limanına dümen kırmaya başladı kaptan. İster oyuncak kasaba deyin, ister şekerlemeden oluşan bir mahalle ya da film seti. Planlı bir şekilde farklılık oluşturulmak istendiği apaçık ortada. Başarmışlar da. Yunan adalarının birçoğunu gezerken tipik manzaranız, beyaz evler, mavi kubbeli kiliselerdir. Symi’de ise çok daha farklı bir tablo sizi karşılıyor. Aslında tek başına çok da detaylı mimari özellikler taşımayan, üçgen çatılı, pastel renkli binalar bir araya geldiğinde neoklasik bir yapı seriliyor gözlerinizin önüne. 1880 tarihinde adada yaşanan bir depremden sonra benzer binalar yapılmaya başlanmış. Binaların renk dağılımları bile kurul tarafından belirleniyormuş. Aradaki tek tük taş binayı gözden kaçırmayacaksınız eminiz ki.5 symi harbour
Pek bir garip kıyaslama olacak ama Amasra kadar küçücük ve daha dar ağızlı bir koy burası. Binaların renk cümbüşünden kendinizi alabilirseniz, özel teknelerin çoğunun Türk olduğunu fark edeceksiniz.
Symi Adası’nın Yunan adaları arasındaki yeri ile ilgili kısacık bir not yazalım. 300’den fazla adadan oluşan Yunan adalarının, Rodos, Kos, Symi gibi bildik adalardan oluşan bir grubu Dodecanese yani 12 Adalar olarak anılıyor. Oniki adalar, 1912 yılına kadar yani 400 yıla yakın Osmanlıların idaresinde kalmış, daha sonra İtalyan yönetimine devrolmuştur. Birkaç kere el değiştirdikten sonra İkinci Dünya Savaşı sonrası, savaş tazminatı olarak 12 adalar Yunanlılara verilmiştir. Aslında bu grupta 12 adadan çok daha fazla ada bulunur. Kaynaklara göre bu isim Osmanlı Dönemi’nde uygulanan, 12 üyeli meclisle yönetim sisteminden gelir. O tarihten bu yana hala kullanılıyor. Symi, Rodos yönetimine bağlı, küçük bir ada. Rodos’tan 24 deniz mili uzaklıkta. Adanın toplam yüzölçümü 67 kilometrekare.

symi yialosSymi, orijinal yazılışı ile “Σύμη”, ismini Yunan mitolojisindeki deniz tanrısı Poseidon’un eşi “Nymph Syme” den almıştır. Biliyorsunuz ki birçok Yunan adasının aynı zamanda Türkçe isimleri de bulunuyor. Symi Adası ise Osmanlı döneminden bu yana Sömbeki ismini taşıyor. Tarihte, tersanecilik ve sünger avcılığı sayesinde oldukça zengin bir ada olan ve bir Avrupa kenti kadar uğrak bir nokta olan Symi’de, o dönemler çok geride kalmış. Artık yalnızca turizmle nefes alan Symi’de yapılan küçük geleneksel teknelerin adı yine de hala Sümbek.

symi clockTekneden adaya indiğimiz nokta, saat kulesinin hemen önü. İndiğiniz yerden biran önce uzaklaşmaya bakın. Bir yandan aynı anda birkaç tekneden inen yüzlerce insan, bir yandan restoranlar, bir yandan tek ana yoldan geçen arabalar. Geri gidesiniz geliyor. Koca adada yer kalmamış gibi, tüm kaos bu yüz metre içinde. Yürünebilir nitelikteki kıyı ise yaklaşık 800 metre.
Ada merkezi iki ana bölümden oluşuyor. Yialos (Gialos), liman bölgesi; Chorio ise diğer tüm adalarda olduğu gibi eski kent alanı. Planımıza göre tek hedefimiz şu meşhur Kali Strata merdivenlerini görmek. Ama Symi genelinde merdiven bulmak çok da zor değil. Amfitiyatro gibi planlanmış evlerin tamamı merdivenlerle bağlı.
İsterseniz hemen limanın dibinde bulabileceğiniz mini tren ile 5 Euro’ya 35 dakikalık bir tur atabilirsiniz. Ama biz farklı bir plan yaptık. Kali Strata’dan yukarı 500’e yakın basamak tırmanmak yerine, ters rotaya karar verdik. Önce taksi bulmak gerek. Liman boyunca tek bir taksi durağı var. Ve taksi yok. Taksi sırasına giriyorsunuz. 15 dakika sonra size sıra geliyor. Şehrin limanı gören tepesindeki değirmenlere 4 Euro karşılığı çıktık.
20140728_134152Dsymi windmillseğirmenlerin bazıları kafe olarak kullanılıyorken bazıları satılık. Biraz bakımla güzel şeyler olabilir. Chorio’da şehrin manzarası her sokak arasında ayrı güzel. Balkonlar, rüzgar gülleri, beyaz masa üzerine bırakılmış bir kahve fincanı… Fotoğraflarımızı çekerek yokuş aşağı ilerlerken, denk geldiğimiz kafelere uğrayıp su ve soda stokluyoruz. Açık renkli binalardan yansıyan güneş, iyice kavrulmamıza neden oluyor. Soğuk su kesmiyor çoğu zaman. Ama Yunanistan’da güzel bir durum, kutu kola gibi kutu soda satılıyor. Ve her yerde var. Buz gibi.
kalistrata1kalistrata2Rengarenk binaların arasında, Kali Strata ve yanındaki sokaklarda bitmek bilmeyen merdivenlerden inmek bizi fazlasıyla eğlendiriyor. Belki geçmişimizde fazla sayıda kilise ziyaretimiz olmasından, kiliseleri incelemek gibi bir hedef koymuyoruz Symi’de. Zaten adanın kendisi küçücük ama 63 manastır ve kilise var. Bu sıcakta ve kısa zamanda bunun altından kalkamayacağımızı düşünüyoruz. Bir de şu durum var; Daha önce gotik, barok Rönesans çizgileri oldukça başarılı detaylandırılmış kilise ve manastırları gördüyseniz, buradakilerin çok da mimari bir sanat şaheseri olmadığını anlarsınız. Symi bu anlamda içinde bulunmak istediğimiz bir tablo gibi. Detaylara takılmak yerine o renkli tabloya iki adım uzaktan bakmak çok daha güzel geldi bize.
kali strataKali Strata’ya kendimizi bıraktığımızda, yolun sonu çarşı ve liman. Her şey aslında liman etrafında dönüyor. Restoranlar, süngerciler, birkaç müze, mini tren durağı, taksi durağı, otobüs durağı, çocuk parkı vs vs. Kıyı boyunca bol bol hediyelik eşya dükkanları göreceksiniz. Sünger en revaçta olanları. Sünger avcılığının zahmetini biliyoruz ama portakal büyüklüğünde süngerin 6-7 Euro’ya satılması bu işin ne denli saçma bir noktaya geldiğini gösteriyor bize. 19. yy’da adanın tek geçim kaynağı olan süngerciliğin ve tekneciliğin teknolojiye yenik düşmesinden dolayı ada bir süre sessizliğe bürünse de, ekabir kesimin tercihinden dolayı bu sefer turizm patlaması yaşanan bir ada halini almış. Süngercilik ise günübirlik gelen turistler için tanıtım malzemesine dönüşmüş. Her süngercinin önünde birkaç tur grubu ve anlatım yapan dükkan sahiplerini göreceksiniz. Olay şova dönüşmüş tabi. Biz yine her zamanki gibi buzdolabı magnetimizi alıp usulca çıkıyoruz dükkanlardan.

symi sponges
Gelelim Symi’deki birkaç ziyaret noktasına;

Naval_Museum-Symi

Symi Denizcilik Müzesi

symi old pharmacy2

Symi Eczacılı Müzesi tarihi eczane

Gezilecek yerler
* Kali Strata,
 Liman ile Chorio’yu birleştiren yaklaşık 500 basamaklı merdiven zinciri. Pastel renkli, iki katlı, neo-klasik yapılar boyunca yürüyorsunuz. Eski kaptanların ve tüccarların evlerinin bulunduğu bu yol, Simi Adası’nın en eski ticaret yolu.
* Chorio, Kali Strata’yı kullanarak ulaşacağınız yukarı kent
* Yel Değirmenleri, Symi’ye hakim sırtta sıra sıra dizili. fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, vaktiniz varsa gidin. Biz gittik, iyi ki de gittik.
* Symi Arkeoloji Müzesi’nde Symi’nin tarihini anlatan resimler, fotoğraflar, mezar taşları, elyazmaları, kitabeler bulunuyor.
* Michalakis Küçük Balıkçı Heykeli ünlü Yunan heykeltraş Kostas Valsamis tarafından yapılmış. Limanda yürürken karşınıza çıkacak. İlk bakışta küçük yaşlardaki bir orkestra şefine benziyor.
* Tarihi Belediye Saat Kulesi, 1881 yılında, yine o meşhur heykeltraş Valsamis tarafından yapılmış.
* Meçhul Asker Anıtı, ya da diğer adıyla Barış güvercini, 2. Dünya Savaşı anısınadır. Arkasındaki anıt üzerinde hayatını kaybeden askerlerin adı yer alıyor. Arkadaki kayaya oyulmuş (trireme)i göreceksiniz. Üzerinde, 12 adaların savaş sonrası teslimiyetine dair anlaşmanın kopyası yer alıyor. Anlaşma Symi’de imzalanmıştır. Anıtı, saat kulesinden liman dibine doğru giderken görebilirsiniz. Hemen yanında yukarıya tırmanan upuzuuun beyaz basamakların çıktığı evin, 12 adalar Yunanistan’a teslim edildiğinde imzaların atıldığı ev olduğunu duyduk. Doğruluğunu kontrol ederseniz bize de söyleyin lütfen. Çünkü hava sıcaklığı nedeniyle biz basamak çıkma hakkımızı diğer tarafta kullandık.
michalakis* Belediye Sarayı, liman dibindeki parkın yanında
* Denizcilik Müzesi belediye binasının hemen yanında. Sünger avcılığı ve tersaneler konusunda bu kadar önemli bir geçmişe sahip bu müzede, Osmanlı izlerine de rastlayacaksınız. Görmeye değer
* Eski eczane içerisinde eski dolapları ve ilaç şişelerini görmelisiniz. Gerçekten geçmişe götürüyor insanı
* Evangelismos kilisesi (Panaghia tou Evangelismou) tekne limana yanaşırken sağ kolda fark edeceğiniz ilk kilise. Yürümek isterseniz, saat kulesinin 600 metre ilerisinde kalıyor. Nos plajı ile aynı noktada
* Megali Panagia-Panaghia tou Kastro (Büyük Meryem Kilisesi), Chorio’ya çıktığınızda ziyaret edin. Kapı girişinde St. John şövalyelerinin hanedan armalarına bakmadan geçmeyin.
* Agios Ioannis Kilisesi, limandayken kafanızı kaldırdığınızda yeşilliklerin arasında gördüğünüz kilise, üşenmezseniz çıkın.
agios Ioannis
* Michael Roukouniotis Manastırı Symi merkezine yakın manastırlardan sadece biri. İlginizi çekecek kısmı, kale gibi yapısının olması ve tabii ki 15. Yüzyılda St. John Şövalyeleri tarafından inşa edilmesi. Eski bir tapınak üzerine kurulmuş. İçerisinde çeşit çeşit model tekneler, papazlara ait kişisel eşyalar, eski döneme ait resimler bulunuyor.
* Emporios veya diğer adıyla Nimborio adıyla geçen koy, Symi limanının 2,5 km kuzeybatısında kalıyor. Sahilin uzak ucunda bir manastır var. Aynı zamanda bu koyda Bizans kalıntılarına rastlayacaksınız. 12 yeraltı mahzeni 12 mağaralar olarak geçen koridorları da gezebilir, mozaikleri görebilirsiniz.

Denize mi girmek istersiniz?
Adada pek kumsal yok. Birçok ada gibi, Symi’nin de birçok koyu çakıllı. Zaten Yunan adalarını gezerken yanınıza mutlaka deniz ayakkabısı almanız gerekir.
Koylar arasında genel olarak deniz taksiler işlevsel. Kişi başı 8,5 € karşılığı belli koylara sabah bırakıp akşam alıyorlar. Ama tabi kaçta gelir kaçta gider, nerelerde bulunur, sormalısınız. Pedi Plajı’nda deniz taksiler yaygın.

* Pedi Plajı. Symi adasının en meşhurlarından biri. Haliyle kalabalık. Dolmuş ve taksi ile ulaşılabilir.
* Agios Nikolaos kumsalı, adadaki birkaç kumlu yerden biri. Pedi koyundaki minicik bir diğer koy. Daha sakin tabii ki
* Agia Marina yani, ‘Kutsal deniz’ gerçekten etkileyici. Pedi Koyu’nun kuzey ucunda. Hemen önündeki adaya yüzüp, kiliseyi görüp, dinlenip geri gelebilirsiniz. Agia Marina Plajı’na Pedi ve Yialos’ tan kalkan taksi botlarla ulaşmak mümkün. Restoran var.
* Nos plajı merkezdeki tek plaj. Saat kulesinin diğer tarafında. Günübirlik gelip, denizde vakit kaybetmek istemeyen, ama illaki deniz de olsun diyenler için.
Symi Adası bol girintili çıkıntılı bir ada. Haliyle koyları bol. Birkaç günlüğüne geldiyseniz, Marathounta, Manou, St. George Disalonas gibi koylara gidebilirsiniz. Genel olarak, adanın batı sahilleri daha bakir durumda. Ulaşım imkanı bulamayabilirsiniz. Doğu sahillerinde şezlong, restoran vb. imkanlar bulma şansınız daha yüksek.

 symi restaurantNerede yiyebilirsiniz?
Symi için ön araştırmalarımızda genel olarak 2 restoran ismine denk geldik. Ama anladık ki her iki isim de yalnızca isim satıyor. Biz Symi için hiçbir restoranı tavsiye etmemekte kararlıyız. Çünkü hepsinde aynı lezzeti ve güleryüzü yakalayabiliyorsunuz. Tek bir tavsiye. Saat kulesine yakın olanlar, tekneden inenlerin kendilerini attıkları ilk nokta olduğu için “doymuşlar”. Çok pahalılar. “Az porsiyon çok hesap” sistemine dönmüş. Biz limanın diğer ucuna doğru çok daha sakin, mütevazi veya şık birkaç yer keşfettik. Hepsinin de fiyatları diğerlerine göre oldukça düşük. Üstelik limanın bu kısmı biraz daha esintili ve gölgede kalıyor.


lunchNe yiyebilirsiniz?

Yunan adalarının genelinde deniz mahsulleri, gyros (döner) ve souvlaki ana başlıkları oluşturuyor.
Gyros yemek isterseniz bizdeki gibi çeşitleri var. Dürüm, servis, tavuk eti, dana eti, domuz eti. Hangi şekilde istediğinizi mutlaka belirtin.
Herkesin klasik tavsiyesi Symi karidesi oluyor genelde. Deniz mahsulü hastası olan biz Günaydın Gezginler için çok da cazip gelmedi. Biz karidesi ne Jumbo ne Symi, klasik ve kabuksuz sevenlerdeniz.
Papillion aterina gümüş balığı kızartması. Küçük, cips gibi kızartılmış, tercih edilebilir bir balık.
Greek salad. Bildiğimiz çoban salatanın iri kıyılmış ve üzerine kocaman bir Feta peyniri kondurulmuş hali. Feta peyniri ise koyun peynirinin tadını hatırlatacak size. Biz bu salataya ayrıca para vermeyenlerdeniz.
Souvlaki genel olarak şiş yemeklerini tanımlıyor. Deniz mahsulü yemeyenlere veya alerjisi olanlara iyi bir çözüm.
Biz ne mi öneririz? Tabii ki ahtapot ve kalamar dolma. Ve bulabilirseniz tabii ki kendi mürekkebinde pişirilmiş sübye. Ahtapot, Türkiye’dekinden farklı olarak, Yunan adalarında güneşte kurutulur, sonrasında kabuğuyla birlikte ızgarada pişirilir. Salata şeklinde isterseniz de ıvır zıvırla doldurmazlar etrafını. Tamamen ahtapot gelir. Tadına doyamazsınız. Kalamar dolma ise ya peynir veya sebze çeşnileriyle doldurulur.

Özetlemek gerekirse,
1- Symi’deki tüm kalabalık, yalnızca tur teknelerinin bulunduğu 10:30 – 16:00 saatleri arasında. Bizim bulunduğumuz dönemlerde hava çok sıcaktı, belki de o yüzden sokaklar yine de sakin.  Çok da kafa şişiren bir gece hayatı yok. Birkaç günlüğüne kaçılabilir. Ve birkaç küçük araştırmayla, kalınabilecek pansiyon evler bulunabilir. Gündüz koylarda denize kaçar, akşam limanın keyfini çıkarırsınız.
2- Symi aslında bir kültür gezisinden çok, keyfi bir yürüyüş, deniz molası ve fotoğrafçılığın önde tutulması gereken bir rota. Şimdiden iyi geziler. Kendiniz gezemiyorsanız grubunuzu kapın gelin. Hep beraber gezelim.
symi stonebridge

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Bu yazı Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır. Marka tescilimiz bulunmakta, fotoğraf ve yazılarımız telif hakkı taşımaktadır. Alıntı veya kopyalama yapılması durumunda referans olarak Günaydın Gezginler ismi ve sitemize bağlantı verilmesi gerekmektedir. E-posta adresimiz gunaydingezginler@hotmail.com

4 Responses to Yunan Adaları – Symi Σύμη Simi

Bir cevap yazın