Günaydın Gezginler Kültür Tarih Gurme Doğa Fotoğraf Gezi

Pürenli yaylasında kışa veda

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Kış, yerini bahara bırakmadan hemen önce, çamuru özleyen çadırlarımızı kapıp, kendimizi ormana atalım istedik. Elimizdeki seçenekleri değerlendirdiğimizde Karadeniz orman dokusunda ve göl kenarı olması, piknikçi talanından uzaklığı, kısa yürüyüş rotalarına dahil olması, hava iyice soğuduğunda odun ihtiyacımızı karşılayabilecek olması nedeniyle Pürenli yaylası baskın geldi. Sevgili dostum Ersin Demirel’in Kaynaşlı rotaları çalışmasından aldığım bisiklet ve yürüyüş rotaları koordinatlarının da yardımıyla ulaştığımız yayla hakkında ufak tefek bilgileri derledim sizlere.

Pürenli yaylası’na ulaşım 

Farklı yerlerde İstanbul öncelikli yol tarifleri verilmiş olsa da, takip edeceğiniz 2 ana hat var. Güneyden Mudurnu veya kuzeyden Düzce üzerinden yaylaya çıkabilirsiniz. Biz birkaç yere de uğramak istediğimiz için Düzce’yi tercih ettik. Düzce merkezde son alışverişimizi yaptıktan sonra Efteni Gölü Yaban Hayatı Geliştirme sahasına uğradık ancak diğer gelişlerime göre, mevsim itibariyle henüz doğa uyanmamış. Fazla oyalanmadan, hemen yola koyulup Güzeldere şelalesi Tabiat Parkı’na doğru yükselmeye başladık. Efteni gölü köy yollarından şelaleye, farklı köylerden çıkış yolları var. Biz biraz da alışkanlık, Güzeldere köyü yolunu tercih ettik. Yol boyunca dağınık duran mahallelerde seyirlik manzarası olan birkaç mütevazı kafe-lokanta bulunuyor. İdeal mevsimde gelirseniz, Efteni Gölü manzarasında oturabilirsiniz. Gölorman ve diğer köylerden çıkmanız da size bir şey kaybettirmez. Hatta belki yolu kısaltır. Tabelalar sizi yönlendirecek zaten.

Kısa bir bilgi vereyim. Efteni Gölü’nün rakımı 120 metre. Güzeldere Şelalesi girişindeki piknik alanının rakımı yaklaşık 650 metre. Pürenli yaylasında kamp kurduğumuz yerin denizden yüksekliği 1.470 metre. Dolayısıyla sıcaklıkla ilgili düşüşün yanısıra kulaklarınızın tıkanmasını normal karşılayın. Hatırı sayılır bir irtifa alacaksınız.


Güzeldere şelalesi’ne uğrayıp uğramamak size kalmış. Biz buraya çıkana kadar her yeri çılgınca sis sarmıştı. Daha önce defalarca gelmiş olmama rağmen, şelaleye inen merdivenleri bekçi yardımıyla ancak buldum. Şelaleyi görmek istiyorsanız, iniş, çıkış, fotoğraf, çay kahve derken 1 saatinizi ayırmalısınız.

Şelale park yerine giriş için 1 araç 11 TL ödedik. Bekçi ile sohbetimiz sırasında, tek çadır işgaliye fiyatının da çadır büyüklüğü fark etmeksizin 20TL olduğunu öğrendik. Bu arada, daha önceki gelişlerde şelale dibine kadar inilebiliyordu. Ciddi riskli ve kaygan bir zemindi. Neyse ki birçok şelale gibi burada da güvenlik nedeniyle son inişi kapatmışlar. Gerçekten sevindim. Şelaleye inen upuzun merdivenleri geri çıktıktan sonra, restoranda dinlenebilirsiniz.

Şimdi yolumuza dönelim. Güzeldere şelalesine kadar, her türlü navigasyon, sizi şelaleye çıkaracaktır.

Ancak şu önemli, farklı köylerden geldiğinizde yayla yoluna gideceğiniz sapak karışabilir. Belli bir noktadan sonra da sinyaller azaldığı için akıllı cihazların kafası karışabilir. Profesyonel el GPSiniz yoksa size şöyle tarif edebilirim. Şelalenin bulunduğu mevkiye girerken, Milli Parklara ait büyük ve ağaçtan bir kapı (tak) mevcut.
Kapıyı arkanıza aldığınız takdirde, sağı takip edip güneye yöneleceksiniz. Yaklaşık 300 metre sonra yol 2 ye ayrılacak. Siz soldakine girmelisiniz. 5 km boyunca bu yol orman içinden devam edecek ve sizi orman işletme şefliğine ait tek katlı binaya çıkaracak. Zaten büyük ihtimal ormanda kesim yapan işçiler ve araçlarla da karşılaşacaksınız. Bu noktaya kadar sürekli yükseldiğimiz için sis farları bile yetersizdi ve başka dar ve bakımsız orman yolları var mıydı bilmiyoruz ama ana yolu takip etmeniz yeterli. Sizi kolayca bu binaya atacak.

Geldiğiniz bu Dörtyol ağzında tabelalar var ama bizim ülkemizin tabelaları sihirli ve birdenbire kaybolabiliyor malum, o yüzden binayı görür görmez tam sol yapın yeterli. Bu arada, bu ayrımdaki rakım artık 1100’lerde.

Yolu kabaca bilsek de, elimizdeki birçok aletin sinyal yetersizliği nedeniyle, tedbir amaçlı, Dörtyol ağzında gördüğümüz orman işçilerinden yolu teyit ediyoruz. Anlaşılan o ki 2 tane köprü görücez. Bu arada, sis açılmaya başladı çünkü ufaktan vadiye inmeye başladık. Köprü beklentisi arttı. 5 km içinde yolun sağında kalacak şekilde 1 yıkık taştan set, 2 köprü gördük. İlk seti yıkılmış bir köprü sanıp kafanız karışmasın. Buralarda tabelalar da sağlam. Belli ki kaybolma şansımız yok. Telefonlar ve navigasyonlar sinyali kaybetti. GPS’ten yaylayı hedeflemeye devam. Yolu derenin karşısına atan ilk köprüyü pas geçip sola devam edin. İkinci köprünün olduğu yerde yollar haritada biraz karışsa da;

1-Tabela var ve şimdilik sağlam

2-En soldaki orman yolu Derebalık yaylasına, kalan her yol sizi ya Balıklı ya Pürenli ya Hira yaylasına çıkaracak. En garantili yol Balıklı yaylası. Bölgenin en merkezi yaylalarından biri. Nisbeten daha çok ve bakımlı ev, sürekli akan çeşme, hatta minik ve sacdan bir camisi dahi var. Bu nedenle tabelaları, bağlı olduğu köye ait “hoşgeldiniz” yazısı, ihmal edilmemiş. Balıklı yaylasına gelince dere boyunca ana yolu ve solunuzda kalan minik menderesleri takip edin. 1,5 km içerisinde sola orman yol dönecek. Sağınızda kalan açıklık sizi yanıltmasın. Daha 1,5 km yolunuz var.ve artık Pürenli’desiniz.

3-Yok ben kendime güveniyorum derseniz, ki biz öyle yaptık, ortadaki yolu seçtik, yol 1,5 km sonra 2’ye ayrılacak. Soldaki yol sizi Hera/Hira’ya götürürken ( ne kadar mitolojik bir isim, atlamadan geçemiycem) sağdaki yol sizi dosdoğru Pürenli’ye çıkaracak.

Pürenli Yol durumu:

Yol, Güzeldere’den sonra stabilize, yaylalara yakın noktalarda yer yer toprak. Yaylaya İstanbul’dan gelen öğretmen çiftimiz, son çamurlukta oldukça zorlanmışlar. Diğer araçlar SUV ve arazi araçlarıydı, bir sıkıntı yaşanmadı. Balıklı tarafından gelenler için ise yola düşmüş 2 ayrı noktadaki dev ağaçlar sürpriz olmuş. Arazi aracı olunca etrafından dolanma şansı var tabi.

Pürenli’de çadır ve kamp

Mevsim dışı olması nedeniyle hiçbir yaylacı yoktu. Çadırı istediğimiz yere kurabilecek durumdaydık ancak göl kenarına kurma hevesimizi, zemindeki çamur, göldeki taşma riski ve bitmek bilmeyen şiddetli sağanak nedeniyle, bir başka kampa sakladık. Ve çadırları bölgede zaman zaman yapılan kalabalık etkinlikler için kurulduğunu tahmin ettiğimiz uzun çardağa toplayıp, çadırdan çıktığımız anların daha uzun ve kuru olabilmesini sağladık. Çardağın tepesine ağaç düşmüş ve çökertmişti ama 4 çadıra yetecek kadar yeterli ve güvenli alan vardı. Bu sayede kuru, tahta ve düz bir zeminde uyuma şansımız oldu.


Ormana doğayla bütünleşmek için geliyoruz, çardak da nesi demeyin. Temel olan, kamplarda kahramanlık yapmadan, o koşullarda en “ideal”i değerlendirerek vakit geçirebilmektir. Zeminde çılgınca çamur, hemen hepsi ıslak odunlar, neredeyse hiç dağılmayan yoğun sis ve şiddetli sağanağa bir de ıslak giysiler eklerseniz, sabaha karşı ayaz kestiğinde çok da mutlu olmazsınız. Zaten yaylada kaldığımız zaman içerisinde toplam 3 dakika güneşi gördük.

Yaylada yaklaşık 15 ev ve evlere ait damlar var. Ama diğer yaylalar kadar bakımlı değil. Bunun sebebi yaylacılar mıdır, kampçılar mıdır yoksa mevsimsel problemler midir emin değilim fakat gerek internetin ve telefonun pek çekmemesi, gerekse bu derme çatma hali, benim gözümde daha cazip bir konuma oturttu bu yaylayı.

Yaylada konteyner tipi 1+1 fiberglas benzeri wc var. Ama bu mevsimde terk edilmiş gibi duran bir yayla tuvaletinde elektrik, su, sabun ve tıkanmamış bir gider beklemeniz biraz ayıp olabilir tabi

Etrafta işe yarar 2-3 çeşme var. Yükselti nedeniyle gürül gürül akmasa da 1 damacanayı 3-4 dakika içerisinde dolduruyor mevsim itibariyle. Yazın ne olur bilemem.

Pürenli’de yaban

Yaylanın bitki örtüsü genel olarak göknar ormanlarından oluşuyor. Bu nedenle de görsel anlamda oldukça keyifli bir manzaraya sahip. Bölgede genel olarak göknar, sarıçam, gürgen gibi, yükseltiye uygun ağaçlar var. Zeminde ise ormangülleri veya Karadeniz deyişiyle komarlar. Bizim bulunduğumuz tarih itibariyle (24-25 Mart) zemin bol bol çuha çiçeği (Primula sp.), Sıklamen (Cyclamen sp.), Çöpleme otu (Helleborus sp.) ve Sümbülcük (Scilla sp.) ile doluydu. Henüz kış etkisinden kurtulamadığı için de, 1 kuzgun, 1 sincap, karatavuk, ardıçkuşu, gece gevezesi bir alacabaykuş ve çadırımız etrafında hırsızlık yapan 3-5 erkek ispinoz dışında pek bir hayvan türüne-izine-sesine rastlamadık.

Peki ateş yakmak?

Yayla, statülü alana girmediği için ateş yasağı var mıdır bilemiyorum. Ama zaten bu yağmurda başka şansımız da yoktu. Üstelik bu yağmurda kuru odun da pek yoktu. Yaylacı da yoktu. Aramızdaki işbölümü sonucu, genç ve yetenekli kampçımız sevgili Süleyman ve taa Bursa’dan Ankara’ya gelip bize katılan, ailecek kampçı Ahmet’in özverileri sayesinde, arada derede kalmış kuru odunlar bize ısı kaynağı oldu sabaha kadar. Bu konuda özellikle altını çizmek istediğim bir konu var. Yıkılmış etmiş diye evlerin odunlarına tahtalarına dadanmayın lütfen. Sonuçta buranın kahrını çeken, yaylayı yaşanır hale getiren yine yaylacılar. Bulduğunuz gibi bıraksanız da yeter.

Pürenli yaylası ve yürüyüş rotaları

1.450 metre civarı rakıma sahip bu yayla çoğu kişinin Düzce yaylaları olarak bildiği bir bölge olsa da, idari açıdan Bolu’ya giriyor.

Yine de Pürenli yaylasının da dahil olduğu Kaynaşlı Doğa Yürüyüş Rotaları bazında değerlendirirsek;

Yapılmış çalışmalar, doğaseverlere 97 kilometrelik bir yürüyüş güzergahı sunuyor. Söz konusu rotaların 82 kilometresi güney tarafındaki yaylalardan geçerken, kuzey tarafta sadece Kurugöl-Yaylagöl-Sarıçökek parkuru oluşturulmuştur. Çamlıpınar (Dipsizgöl) Göleti’nden başlayan bir kişi, Topuk yaylası-Eğreltilik Yaylası-Kütüklü Yaylası-Samandere Şelalesi üzerinden Sazköy Tekir Köyevi’ne 34 kilometrelik üç günlük etkinlik sonunda varabilecektir. Kaynaşlı’dan Abant Gölü’ne yürümek isteyenler ise 30 kilometrelik Çamlıpınar Göleti-Topuk Yaylası-Eğreltilik Yaylası-Kütüklü Yaylası-Yeni Sefa Yaylası (Bolu)-Sakarca Yaylası-Sinekli Yaylası güzergahını izleyerek iki günlük bir aktivite yapabilirler. Tüm Kaynaşlı parkurları günübirlik yürüyüş güzergahları şeklinde organize edilebileceği gibi kamplı veya konaklamalı iki/üç günlük etkinlik olarak planlanabilir (Kaynak: Ersin Demirel).

Pürenli yaylası, bu rotalardan Topuk- Samandere- Kardüz- Güzeldere şeklinde planlanmış 133km’lik parkura ait bir kısımda yer alıyor.

Son olarak

Pürenli yaylası, tekrar tekrar gidilesi bir yer. Uygun mevsimde çevredeki birçok yaylaya, kısa veya uzun yürüyüş yapılabilecek konumda. Fotoğraf açısından da hem gündüz hem gece, güzel kareler alırsınız. Evlerin ışıkları yandığında oluşacak gece manzarasını merak ediyorum doğrusu.

Not: Soğuk bir gecenin sabahında tüm yiyecekleri, kalan 3-5 kuru odun ve kömürle pişirmiş, ocaktaki çayınızı yudumlarken, orman cini gibi aniden çıkagelen 2 araç dolusu genç delikanlıya 😉 teşekkürü borç bilirim. 1 bardak çay niyetiyle ateşimizi güçlendirip, sohbetinizle içimizi ısıttınız. Sonra da geldiğiniz gibi hızlıca, ormana doğru kayboldunuz. Bir gün bir başka yaylada görüşmek ve Sinekli yaylasındaki mahsur kalma maceranızı dinlemek dileğiyle. Sevgiyle kalın.

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Bu yazı Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır. Marka tescilimiz bulunmakta, fotoğraf ve yazılarımız telif hakkı taşımaktadır. Alıntı veya kopyalama yapılması durumunda referans olarak Günaydın Gezginler ismi ve sitemize bağlantı verilmesi gerekmektedir. E-posta adresimiz gunaydingezginler@hotmail.com

One Response to Pürenli yaylasında kışa veda

Bir cevap yazın