Günaydın Gezginler Kültür Tarih Gurme Doğa Fotoğraf Gezi

Yedigöller Milli Parkı

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Hepimiz için zahmettir, eziyettir Yedigöller ama cennettir. Yıllardır her Yedigöller’e gidişimizde, yolun verdiği eziyetten kaçmak için alternatif ararız ama sonunda elde edeceğimiz keyfi düşününce tüm karamsarlığımız yok olur gider. Mevsim sonbaharsa, mevsim mantar mevsimi ise, bizi kimse alıkoyamaz yollara düşmekten. Güz demek Yedigöller’de fotoğraf demektir. Ya sabahın kör saatinde veya geceden düşeriz yollara. Yanımızdaki yemek miktarından çok pillerin şarj durumu önemli tabii ki. Her şey hazırsa yola çıkma zamanı.

Bolu – Yedigöller’e ulaşmamızın üç yolu var. İster Bolu merkezden-Hamzabey yolunu (42km), ister Mengen-Yazıcık (50km) yolunu, isterseniz de Düzce-Yığılca (72km) yolunu kullanabilirsiniz. Biz Ankaralılar için mesafe de aynı süre de. Tercihteki tek kıstas, yolların bozukluk derecesi. Yedigöller’in yolu hiç düzgün olmadı. İster güneyden girin ister kuzeyden, her iki tarafın da son 30 km’si bozuk yol. Hem de çok bozuk. Ancak hangi taraf daha bozuk, haftadan haftaya bile değişebiliyor çünkü yağışlar ve tüm bu sıkıntılara rağmen vadiye inen kapasite üstü araç sayısı, durumu her an etkiliyor. Yol yapılsa kim bilir ne hale gelecek, düşünmeye korkuyoruz.
YedigöllerMilli Park, konumu itibariyle Bolu, Düzce, Zonguldak üçgenindeki ormanlık bölgenin içerisinde, Bolu İl sınırlarında yer alıyor. 1.623 hektarlık bir alanda planlaması yapılmış olan milli park, ilçe olarak Mengen’e bağlı. 29 Nisan 1965 tarihinde Milli Park olarak ilan edilen Yedigöller, tam bir doğa harikası.

Yedigöller, topoğrafya olarak oldukça engebeli bir bölge. Hangi yoldan gitmeyi seçerseniz seçin, zirvesi 2.000 metreyi bulan dağ silsilesinin vadilerinde iniş çıkış yapacaksınız. Yükseldikçe Göknarların arasına dalıp, vadi tabanlarına indikçe, muhteşem yaprak dökümlerine şahit olacağınız kayın ormanlarında dolaşacaksınız. Gözünüz biraz aşinaysa ve ağaçlar hakkında bilginiz varsa, zaman zaman karşınıza sarıçam, karaçam, meşe ve porsuk gibi ağaçlar da çıkacak. Bitki türleri ile ilgili birkaç detaylı bilgiyi aşağıda sizlerle paylaştık. Fotoğrafçılık merakınız varsa, kadrajınıza girecek bitkileri tanımak istersiniz belki.

Yedigöller’e Bolu – Hamzabey-Çukurören tarafından geldiğinizde, yaklaşık 40 dakika boyunca 1.600 metrelere kadar yükseleceksiniz. 17. km’de, 1.650 metre yükseklikte, iki tepenin arasındaki dar boğazda yer alan Gurbettaşı dediğimiz noktaya ulaşmış olacaksınız. Şansınız varsa teyzelerimizden biri çay demlemiştir. Mevsimi ise, mantar toplamıştır. Mantar hassas konu. Yedigöller’de fark edeceksiniz, her yerde ilginç ve bol miktarda zehirli mantar var. Dolayısıyla biz hiç kahramanlığa soyunmaz, buradaki teyzelerimizden alırız. Çoğunlukla da kanlıca mantarına denk geliriz çünkü en çok, güz döneminde fotoğraf çekmeye gideriz. Teyzelerin tezgahında kimi zaman marmelat, kimi zaman kurutulmuş kuşburnu bulur, doldururuz bagajları.

birlesik

Çayınızı içtiyseniz yola devam…

4,5 km sonra soldaki vadinin karşısında gördüğünüz kayalıklar “Ayı kayası” olarak adlandırılıyor. 5. Km’de ise sağınızda güzel, tam fotoğraflık bir yayla bulunuyor. Yani Yedigöller yolu aslında hiç sıkıcı değil. Ağaçların arasından geçmek bile insanı şehir stresinden alır her zaman. Arabanızın camlarını açın. Dağ havası hasta etmez insanı.

Ayı kayasından sonra artık yavaş yavaş inişe geçiyoruz. 7,5 km sonra hemen sağda Kapankaya seyir terası tabelasını atlamayın. Sağda aracınızı park edip, sol yamaçtaki basamaklı patikadan 5 dakika tırmanırsanız, en üstte, gözlem kulübesine ulaşacaksınız. Merdivenleri tırmandığınızda Yedigöller ormanlarının muhteşem manzarasını doya doya fotoğraflama imkanınız olacak. Kuzey yönüne baktığınızda göllerden ikisini rahatlıkla göreceksiniz. “Büyükgöl” ve “Deringöl ”. Kapankaya aynı zamanda, 49.637 hektarlık bir alanı kaplayan, Yeşilöz ve Yedigöller Yaban hayatı geliştirme sahalarının “Yedigöller Milli Parkı” kısmına giriş noktanız. Yani kalan yolda, Milli Park sınırları içerisindesiniz.

Geriye yalnızca 4 km lik bir yolunuz kaldı. Kapankaya’dan 500 metre sonra solda, küçük bir teras daha var. Onun da adı Atmaca Seyir Terası. Kapankaya’ya çıktıysanız burada durmanıza gerek yok.

Atmaca’dan 1,5 km sonra ise sağda “Anıt Çam” tabelasını kaçırmayın. Keskin bir dönemeçtedir. Yine de aracınızı park edip, orman içine doğru yürüyebileceğiniz, harika bir doğa manzarasına sahip, yaklaşık 500 metrelik yolda yürüyebilirsiniz. Patikanın girişindeki ceylan kafası görünümlü ağacı kaçırmazsınız diye tahmin ediyoruz. Ağacın gövdesi öyle güzel kıvrılmış ki, üzerindeki budaklarla sanki bir geyik sizi karşılıyor. Patikada kaybolmanız mümkün değil. Yolun sonundaki hafif çıkıştan sonra sizi 500 yıllık bir karaçam bekliyor. 30 metre boyunda, 1,74 metre çapındaki ağacın 5,5 metrelik gövdesine elele tutuşarak sarılıp poz vermek pek bir moda.

VLUU L100, M100 / Samsung L100, M100

VLUU L100, M100 / Samsung L100, M100

Dönüş aynı patikadan. Anıtçam tabelasından 4 km sonunda, karşınıza bungalovlar çıkacak ve solunuzdaki kulübede sizi Milli Park görevlisi karşılayacak. Birçok koruma alanında olduğu gibi, buraya giriş de ücretli.

Parayı ödedik deyip de aman yola devam etmeyin. Çünkü 7 gölün 4’ü burada. Kulübenin hemen arkasına doğru yürüdüğünüzde, ilk karşınıza çıkan, “İnce göl” veya diğer adıyla “Uzungöl”. Sonbaharda üstünü tamamen örten yapraklarla size harika bir görüntü sunacak. İnce Göl’ün hemen sağından patikadan devam ederseniz, 100 metre içinde karşınıza diğer bir göl “Sazlı Göl” çıkacak. İki gölün arasından devam eden patika, geyik üretme istasyonuna gider ama birkaç yıl önce Türkiye’de birçok istasyonda geyikler doğaya bırakıldı. Boşuna yorulmayın.

incegolYolun 30 metre aşağısında, Nazlıgöl’ün bir ucunda, kuru bir çukur alan göreceksiniz. Fazla büyük bir şey aramayın. Burası Kurugöl. Yağışların yüksek olduğu dönemde Nazlıgöl’ün taşkınıyla beslenen bir göl olduğu için çoğunlukla kurudur.

Milli park giriş noktasından sonra iki seçeneğiniz var. Hemen sağda, yolun hemen aşağısında, Nazlıgöl yer alıyor. İster burada aracınızdan ayrılın ve Nazlıgöl çevresinden dolaşan patikayı ve hatta kalabalığı takip ederek devam edin, Büyükgöl ve Deringöl arasındaki piknik alanına kadar bağlanır bu patika. Yaklaşık 1 km dir. Veya otopark sıkıntısı çekmemek için, girişten aracınızla devam edin. Yine aynı piknik alanının bulunduğu yerde aracınızı bırakıp kendinize bir masa bulmaya çalışın. Daha sonra yürüyüşe çıkarsanız aynı yolun tersinden geleceksiniz.

buyukgol17Biz, otoparkta bir yer bulmayı tercih edelim şimdi. Araba yolundan piknik alanı 1.200 metre yokuş aşağı giden bir yol. Yaklaşık 350 metre sonra sağdan, ağaçların arasına girerseniz, o meşhur Pisagor ağacını bulacaksınız. Nasıl bir şey arayacaksınız, şöyle tarif edelim. Yanyana duran iki ağaç, önce 4 metre yükseklikte birleşmiş, ardından bunlardan biri, 4-5 metre uzakta duran başka bir ağaçla, 10 metre yükseklikte birleşerek büyümeye devam etmiş. Yedigöller’de benzer kaynaşmalara ya da aynı kökten çıkıp ayrılmalara rastlamanız mümkün. Buraya zaman ayırıp ayırmamak size kalmış.
Yedigöller’de genelde hafta sonu kalabalığı sabah 10 gibi başlar. Piknik alanına indiğinizde aracınızı ilk bulduğunuz yere park edin. Solunuzda kalan göl Büyükgöl, sağdaki ise Deringöl. Büyükgöl’ün devamında, Seringöl bulunur. Az daha giderseniz, alabalık üretim istasyonu, genel kullanım alanının son noktası. Buradan sonrası zaten Mengen yoludur.

Büyükgöl’ün kenarı hem piknik alanı, hem insan kalabalığı bittiğinde çadırlarımızı kurup keyif yaptığımız yer.

yedigollerharitaPeki bu göller nerden çıktı?

Bolu dağları, Batı Karadeniz Bölgesi’nde hatırı sayılır bir yere sahip. Oldukça engebeli bir karakterde. Vadiler arasında, yükseklerden gelen sularla beslenerek kıvrılan dereler, farklı dönemlerde meydana gelen heyelanlar nedeniyle önleri kesildiği için farklı basamaklarda birkaç küçük su kütlesine dönüşmüş ve yedi farklı büyüklükte gölü oluşturmuş. Göl hattı 1.500 metre uzunluğunda. Yağmur suları dereyi besledikçe göller de bağlantıları nedeniyle birbirini besliyor.
Giriş noktamızı düşünürsek, güneyden kuzeye Nazlıgöl (Şelale Gölü), Küçükgöl (Kurugöl), İnce Göl (Uzungöl), Sazlı Göl, Deringöl, Büyükgöl, Seringöl, yedi gölümüzü oluşturuyor. Göller ile ilgili birkaç küçük bilgi;
780 metrede; Büyükgöl, alanı 24.895 m², en derin yeri 15 m
Deringöl 15.063 m², Seringöl 1.758 m²
900 metrede; Nazlıgöl 15780 m², Kurugöl 2170 m²
Sazlı Göl 5950 m², İnce Göl 1036 m²,

Yürüyüş yolunda neler var?
Piknik masanızı veya çadır alanınızı kaptıysanız belki bir şeyler yiyip içtikten sonra, Büyükgöl’ün etrafını dolaşabilirsiniz veya Deringöl yanından başlayan yürüyüş yoluna dalabilirsiniz. Bunların hepsi 1-2 km’lik kısa kısa yürüyüşler ama tabii elinizde fotoğraf makinaları varsa, bu yürüyüş saatler sürebiliyor. Bazen küçücük bir mantarın başında çekim yapmak için sıra bekleyen birkaç kişi olabiliyor. Ya da kırmızı bir şemsiye etrafına dizilmiş bir sürü fotoğraf meraklısı insan. Patika girişinden içeriye doğru, Deringöl ’den uzaklaşacak şekilde ilerlediğinizde, solunuzda küçük bir bataklık bulunuyor. Yol sizi şelaleye götürecek. Minik köprünün üzerinden şelaleyi fotoğraflayın. Bizim Yedigöller’e geldiğimizde tek sinir harbi geçirdiğimiz nokta burasıdır herhalde. Çünkü zaman zaman, sanki dünyanın en sanatsal karesini pozluyormuş gibi, Türkiye’de başka akarsu kalmamış gibi, daha önce burada birçok farklı açıdan onbinlerce fotoğraf çekilmemiş gibi, tam manzaranızın ortasına, o kadar insanı umursamadan, derenin tam üstüne tripotunu kuran görgüsüzler bulunuyor ne yazık ki. Dakikalar süren bekleyişten sonra, kadrajımızın ortasında yer alan bir yabancı yüzünden her seferinde söylenerek ayrılıyoruz oradan. Biraz saygı!

Şelalenin oradan yukarıya doğru ağaçtan basamaklar devam ediyor. Tepeye doğru 100 metre sonra, dilek çeşmesi denilen, 7 borudan suların aktığı yere geleceksiniz. Bir özelliği yok aslında ama insanımız bu tür ünlü yerleri dilek kuyusuna çevirmekte oldukça başarılı ve ısrarlı. Bu arada bu çeşmenin eski adları, çoban çeşmesi ve Yedisular. Patika boyunca gülen kayalar tabelasının ayrıldığını görürseniz boşuna gitmeyin. Üstüste binmiş iki kaya parçası, nereden bakarsanız bakın artık gülmüyor. Muhtemelen yüzeyindeki bitki örtüsü ve kaya çatlakları artık o eski formunda değil.

Dilek çeşmesinin hemen üzerinden patika devam eder. Bu arada güneye doğru yürüdüğünüzü hatırlatalım. Yine kısa bir süre sonra yol sizi Nazlıgöl’ün kıyısındaki piknik alanına çıkaracak. Yani başladığınız yere geri dönüyorsunuz. Buradan sonrası size kalmış. İster aynı yoldan dönün. İster ana yola çıkıp yokuş aşağı, araç yolunun manzarasına karışın. Yeter ki mantarından ağacına, mangalından çayına, Yedigöller’i yaşayın.yedigollerparkur

Sizi biraz detaya boğalım.

Bölgenin flora özellikleri
Bu güzel ormanlar bitki coğrafyası açısından iki farklı fitocoğrafik bölgenin geçiş noktasında. Bu nedenle mera alanları, ormanlar, vadiler, yüksek stepler açısından inanılmaz bir bitki çeşitliliği söz konusu. Yedigöller ise ormanların içerisinde, kendine has iklimsel özellikleri taşıyor. Ilıman bir yapıda olduğu için yıl boyu en uç sıcaklıklar 0°C- 20 °C dışına taşmıyor.

Bu arada bu bölgede, güneybatıda Bolu Fındığı da Tabiatı Koruma Alanı içerisinde yer alıyor.

Yedigöller yoğun orman örtüsüne sahiptir. Bitki örtüsünü en kaba haliyle ikiye ayırırsak;

Bu ormanların çoğunluğu başta Kayın (Fagus orientalis), Meşe (Quercus sp), Gürgen(Carpinus sp), Göknar(Abies bornmuelleriana), Sarıçam(Pinus sylvestris), Karaçam (Pinus nigra) olmak üzere iğne yapraklı ve yapraklı karışık ormanlardan oluşuyor. Yer yer Titrek kavak(Populus tremula), Ihlamur(Tilia rubra), Kızılağaç (Alnus glutinosa), Akçaağaç (Acer sp), Ceviz (Juglans regia), Karaağaç (Ulmus minor), Porsuk (Taxus baccata) gibi ağaçlara da rastlayabilirsiniz. Daha küçük formda ise Kocayemiş (Arbutus unedo), Fındık (Corylus avellana), Çobanpüskülü (Ilex aquifolium), Geyik dikeni (Crataegus sp), Kızılcık (Cormus mas), Ahlat (Pyrus eleagnifolia) türlerine rastlarsınız.

Peki çektiğiniz çiçeklerin neler olabileceğini biliyor musunuz? Siz ormanın derinliklerine doğru yürürken, bazen bir Ankara çiğdemi (Crocus ancyrensis) çıkar karşınıza, başka bir köşede çuha çiçekleri (Primula vulgaris) ya da ormangülleri (Rhododendron sp), sıklamenler (Cyclamen coum). Ayağınızın altında bir bakmışsınız mor üzümleriyle Arapsümbülü (Muscari neglectum). Bir bakarsınız orman sarmaşığı (Sambucus nigra) o koskoca ağaçların tepesinden aşağıya uzatmış kollarını, eğreltilere, çiçeklere doğru. Papatyalar, gelincikler… Yani siz siz olun bastığınız yere dikkat edin.

Doğru mevsimindeyseniz, kocaman yapraklı Kabalakları (Petasites sp) görmemenize imkan yok. Papatyalarla aynı aileden olduğunu duymak sizi şaşırtabilir, ama gerçek.

bitkiler birlesik

Kaynaklara göre 250’den fazla bitki türü var bu güzel ormanlarda.

Bölge faunası
Yaban hayvanlarından kızıl geyik, ayı, domuz, kurt, tilki, kaya sansarı, sincap, karaca, kirpi, porsuk, çakal, gelincik, vaşak, yabani kedi ve tavşan, geniş ormanlara ev sahipliği yapıyor. Ormana yabancıysanız sanmayın ki bunlar her an karşınıza çıkacak. Onları bulabilmek bile öyle zor ki, bu nedenle Yedigöller’in en popüleri, her an ağaçtan inip yemeklerinizden düşen kırıntıları kaçırmaya çalışan sincaplardır.

Kuşları da sayalım mı? 100 civarı farklı tür tespit edilmiş ama belki yenilerini keşfetmek için sizi köşelerde bekleyen birkaç tane daha vardır. Biz vadi içlerinde en çok ispinozlara, alakargaya, ağaçkakan, florya, kaya güvercini, tırmaşık, baştankara, sıvacı, karatavuk ve ötleğenlere, açıklıklarda ise şahin ve kerkeneze rastlarız. Dere yakınlarında ibibikler uçar kelebek gibi, ötleğenler gevezelik eder.

Bölgedeki suların sakinleri ise Kırmızı benekli alabalık, Gökkuşağı Alabalığı, Abant Alası, Kadife ve Bıyıklı Balık. Abant alası aslında yalnızca Abant’a özgü, endemik bir türdür ve Yedigöller’e sonradan aşılanmıştır. Diğer balıkların yumurtalarını yediği için risk oluşturmaktadır.

Büyükgöl, Yedigöller’de canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık amaçlı kullanılmaktadır. Ülkemizde ilk alabalık üretme istasyonu 1969 yılında burada kurulmuştur. Belirli izin dönemlerinde (genelde Mayıs-Eylül), ücrete tabi şekilde olta balıkçılığı yapmak mümkün.

yedigoller bungalovKonaklama
Bizce Yedigöller’de en güzel konaklama şekli çadır aslında. Çeşitli kaynaklarda arattığınızda da konaklama için çok seçenek çıkmaz karşınıza. Zaten Yedigöller içinde tek konaklama imkanı, hemen girişteki, Milli Parklar’a ait bungalovlar. Ancak oldukça uzun bir süre önce rezervasyon gerekiyor. Yakın köyleri araştırmaksa size kalmış.

Önemli notlar
Yola çıkarken araçlarınızı ve psikolojinizi, bozuk yola göre ayarlayın. Lastiklerinizi garantiye alın.
Mantar toplamayın, hem risk almayın hem mantarcı teyzelere katkınız olsun.
Tuvaletlere güvenmeyin, onlarca kişi kuyrukta olabilir. Ya çayı az için ya zamanınızı iyi hesaplayın.
Hafta sonu demek, Yedigöller için otopark sorunu demek. Ne kadar erken giderseniz o kadar iyi. Yoksa Büyükgöl’ün oraya değil, Milli Park girişine park etmek zorunda kalırsınız
Yedigöllerde mevsim koşulları sürprizlerle doludur. Meteorolojinin Bolu veya Mengen hava durumuna kanmayın.
Yeni yerleştirilen küçük baz istasyonları sayesinde telefon artık yer yer çekiyor. Genel olarak da Turkcell ve Vodafone.
Su geçirmez ve altı kaymayan, mümkünse yarım boğazlı ayakkabı giyin.
Alışverişinizi yapıp gelin. Büfe bulamayacaksınız.
Mümkünse çöpünüzü yanınızda geri götürün.
Telefonunuzu evde unutun ama fotoğraf makinanızın pillerini ASLA!
Lütfen bitki örtüsüne zarar verecek şekilde bitkileri çantanıza doldurmayın. Yanınıza alacağınız en güzel şey, fotoğraflarınız…

patika20

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Bu yazı Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır. Marka tescilimiz bulunmakta, fotoğraf ve yazılarımız telif hakkı taşımaktadır. Alıntı veya kopyalama yapılması durumunda referans olarak Günaydın Gezginler ismi ve sitemize bağlantı verilmesi gerekmektedir. E-posta adresimiz gunaydingezginler@hotmail.com

Bir cevap yazın