Günaydın Gezginler Kültür Tarih Gurme Doğa Fotoğraf Gezi

Kızılmeydan’da Yılbaşı kutlamak

Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Bu seyahate dair odaklandığım tek konu Kızılmeydan’da Yılbaşı gecesiydi ama son dakikaya kadar her şey koca bir belirsizlik balonuydu. Peki ne bekliyordum? Çılgın bir kalabalığın doldurduğu devasa Kızılmeydan’da çılgınca kutlamalar, gökyüzünü kaplayan ışıltılar, havai fişekler, konser(ler), hediyelik eşyalar, daha neler neler… Ne de olsa TV’de gördüğümüz o ambiansın peşindeydik.

Önce Kızılmeydan’da yılbaşı gecesi alkol yasağı olduğunu öğrendik…

(Neyse artık idare ederiz)

…dedik. Alkolün içerisinde yüzen bir ülkede bu karar önce oldukça tuhaf geliyor ama sonra da mantıklı bulmaya başlıyorsunuz tabi.

Sonra, Kızılmeydan’ın etrafının kapatılıp kontrollü geçiş olduğunu,

(Daha iyi. Güvenli olur)

Sonra dresscode uygulaması olduğunu.

(Ki bu konuda kendimize güvenimiz sonsuz 🙂 )

Sonra, Meydana girişin biletli olduğunu…

(Hemen bilet bulmalıyız. Çünkü zaten sıcacık evimizden kış ortasında Rusya’ya bu yüzden gelmedik mi?)

Ve 2 gün boyunca, turist, Rus, Azeri, Türk, genç yaşlı, kimi bulduysak sorduk. Bilgi almaya çalıştık.

Ve sonuç… Kimse bilmiyor.

Sonunda bir kişiden, Kızılmeydan’daki meşhur GUM (ГУМ) AVM’den sorabileceğimizi veya meydanın ortasındaki buz pateni pistinin bilet gişesinde satılıyor olabileceğini öğrendik. AVM’deki kadın, biletler bitti dedi. Sevindik(!?!?!?).

Sevindik çünkü doğru yoldayız. Yani ortada bir bilet olayı gerçekten varmış. Karaborsa vs, bulurduk yolunu nasılsa.

Bahsedilen gişeye koştuk. Kadına 10 dakika ne bileti almak istediğimizi İngilizce, Almanca, Türkçe, Tarzanca anlatmaya çalışırken, birçok yerde Rusça dil bariyerini aşmamıza yardımcı olan Azerbaycan Türklerinden biri bize yardımcı oldu ve nihayet, kişi başı 2000 ruble karşılığı, üzerinde yalnızca kiril alfabesiyle, meydana giriş yapılacak kapıların tarifi yazan biletlerimizi almış olduk. Ayrıca üzerinde “22:30” yazıyordu Rusça. Öncesinde her halde hazırlık yapılıyor diye düşündük. Gişeden ayrıldığımızda yaşadığımız rahatlama ve heyecanı tarif etmemizin imkanı yok. Ne zormuş meğer.

Sonra tabi o keyifle biraz keşfe çıktık tabi. Bolşoy Tiyatrosu’nun (Большой театр ) kapısında dolanmadan olmazdı dimi? Tam arkamızdaki Rus hanımefendiyi de görünce, altta kalmama çabasıyla böyle burnu havada bir poz çıkıverdi 🙂

Biraz çevre gezisi biraz atıştırmalıklar… GUM (ГУМ) AVMnin önündeki panayır da dahil olmak üzere, şehrin tüm meydanlarında, Yılbaşı nedeniyle hem konser alanları hem panayır alanları kuruluydu.

Bu arada, GUM AVM ile ilgili küçük bir not iliştireyim. Sovyet Rusyası döneminden kalma, tüm ülkede Alışveriş Merkezlerine verilmiş genel bir isim. Uluslararası Devlet Mağazaları anlamını taşıyor. Gerek konumu gerek mimarisi itibariyle de en tanınanı Kızılmeydanda bizim sürekli etrafında dolaşıp durduğumuz. Mimari güzel olsa da, içerisi, birkaç butik dükkan dışında klasik bir AVM. En alt kattaki tuvaletlerin tarihi olmasından dolayı çılgın bir insan kuyruğu olmasını hala anlamış değilim tabi. Bunu da kısa bir yazıya dönüştürebilirim belki daha sonra. Bakalım 😉

Dünyanın her yerinde olduğu gibi, bir dönerci bulmak zor değil. Rusya’daki, kiril alfabesi haliyle.

Büyük geceye saatler kala giyinip süslenip taksimizi çağırdık.

Bize önceden de tembihlenmişti, Kızılmeydan’a çıkan tüm sokakları araç trafiğine kapatmışlar. 2-3 sokak önce taksiden indik. Her yerde bariyerler, yol kenarlarında ise kesintisiz ve sokaklar boyu park edilmiş, hazırda bekleyen kar küreme araçları vardı.

Aşama aşama yayalar için kontrol noktaları vardı. Sanırım meydana kadar 3’ünden geçtik. Bariyerlerde dikilen, asık suratlarıyla kimseyi içeri almayan polislere, elimizdeki biletleri göstere göstere, kalabalığı yara yara, kontrol noktalarından geçebilen seçilmiş insanlar olmanın haklı şımarıklığıyla, upuzun sokakları hoplaya zıplaya, geçip meydana gelmiştik (neredeyse).

Meydanın kenarında yer alan, yeniyıl sebebiyle ışıl ışıl süslenmiş ve önünde minik bir panayır alanı olan GUM AVM’nin meydana çıkan köşesine geldik. Son kontrol noktası kalmıştı. Takip ettiğimiz çılgın, kucak kucağa bir kalabalık. Peşpeşe dizili X-ray kapıları, ve meydanın dolduğu gerekçesiyle binlerce insanı başından atmaya çalışan, biletleri gösteren biz ve bizim gibi 15-20 kişiye bakmaya bile tenezzül etmeyen suratı asık polisler…

Sinirimiz bozuk, nasılsa Türkçe bilen de yok. Bağırıp duruyoruz. Az da değil. 2000 ruble. Onu da geçtim o kadar yoldan geldik. Onu da geçtim turistiz yahu biz…  Adamların umurunda değil.

Hala aklımda takılı bir şey vardı. Biletin üzerindeki giriş yolu buradan değildi. Tam yanında durduğumuz GUM alışveriş merkezinin içiydi ama gelirken tüm kapıları kapanmıştı. Yine de denesek?

Döndük geri. Kapalı kapılardan birinin arkasında içeride bir güvenlik görevlisini gözümüze kestirdik. Yalvar yakar rica minnet. Elimizde biletleri sallaya sallaya. İnanamadık ama adam hem İngilizce biliyordu hem cevap veriyordu hem bizi içeri aldı. Yarı kızgın sarf ettiği cümlesiyle kuzu gibi peşine takıldık. “22:30’da gelmeniz gerekiyordu geç kalmışsınız. Çabuk takip edin beni!”

Bileti aldığımızdaki rahatlama hissini, meydana çıktığımız an bir kez daha yaşamış olduk. Sonrasındaki süreçte VIP misafir gibi, elimizde salladığımız bileti her gören görevli bize tek alanı gösteriyordu. Ortadaki kayak pisti… Değdi o kadar eziyete dedik. Nihayet çanlar çaldığında biz o görkemli gecenin tam ortasında olacağız…

Bu kadar uzun girizgahtan sonra…

Pistin yanında duruyorsun. Pek bir kalabalık yok. Bu alanda toplasan 300 kişi? Eee?

Peki sahne nerede?

Basit bir kuyruk. Plastik bardakta şampanya ikramı.

Piste girmek için paten kirası ayrıca 300 ruble.

Vakit gece yarısı olmak üzere ve sabırsızlığımız gökyüzünde dolaşıyor.

Derken…

23:50’de Putin pistin başındaki dev ekranda bir şeyler anlatıyor. Sonra ulusal marş. Dev ekranda görünen bir saat. 3-4 dakika süren ve sadece ünlü St. Vasilis Katedrali’nin arkasında patlayan ufak tefek havai fişeklere eşlik eden çan sesi.

Ve bitti.

Evet tüm olay tamamen buydu. Sonra 5 dakika içerisinde tüm heyecansız kalabalık meydanı boşaltmaya başladı.

Belki hedefimiz “Kızılmeydan’da yılbaşı” olmasaydı, bizi asla anlayamayacak bir topluluğun ortasında sinir krizi geçiriyor olabilirdik. Şehrin çeşitli noktalarında 1 gün önceden hazırlanmaya başlanan birçok meydan sahnesinin konserlerini elimizin tersiyle itmiştik. Mekanlarda oturma fikrini de. Hatta daha renkli olabileceğini düşündüğümüz St. Petersburg’da yeni yılı karşılama fikrini de. Ne olursa olsun hedef netti. O yüzden pişmanlık mı? Kesinlikle yok. Bazı şeyleri bizzat yaşamak, iyi ya da kötü…Ama gerekli.

Yani neymiş ; “mission completed”miş

E o zaman;
Mutlu yıllar!



С новым годом !
Facebooktwitterrsstumblrinstagramflickr

Bu yazı Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır. Marka tescilimiz bulunmakta, fotoğraf ve yazılarımız telif hakkı taşımaktadır. Alıntı veya kopyalama yapılması durumunda referans olarak Günaydın Gezginler ismi ve sitemize bağlantı verilmesi gerekmektedir. E-posta adresimiz gunaydingezginler@hotmail.com

Bir cevap yazın